Mardin'de Barış ve AB Rüzgarları Esiyor



2.12.2004

DR. ZEYNEL ABİDİN ERDEM STAR GAZETESİ – 2 ARALIK 2004 TARİHLİ MAKALESİ

 

MARDİN ‘DE BARIŞ VE AB RÜZGARLARI ESİYOR

Güneydoğu Anadolu’da 7000 yıl zaman kuşağı içerisinde 7 dilin konuşulduğu, 7 dinin yaşandığı, 7 ayrı kültürün harmanlandığı bir tarihi şehir : Mardin.

Kültür birliğinin, diller ve dinler saygınlığının yaşandığı bu tarih abidesinde 2.555.000 defa güneşin doğup battığı ve hala bu medeniyetin korunduğu bir Mezopotamya başkenti. Son dört yılda yabancı turistlerin akınına uğrayan bu şehirde ziyaretçiler 860 yıllık Kasımiye, Zinciriye ve Hatunye Medreselerini, Artuklu döneminde inşa edilen tarihi Ulu Camii, bin 300 yıllık Deyrulzafaran Manastırını, Kırklar ve Meryem Ana kiliselerini, tarihi Mardin evlerini ve yeraltı çarşılarını gezerken hoşgörü ve kardeşliğin bu şehirde ne kadar hakim olduğuna bir kez daha şahitlik ederler.

PRENS CHARLES’IN MARDİN ZİYARETİ

26 Ekim tarihinde İngiltere Veliaht Prensi Charles’ın ziyareti ile gözler bir kez daha Mardin’e çevrildi. Yöre Halkı için bu ziyaret zihinlerden yıllarca silinmeyecek güzel bir anı oldu.

Bir Mardin’li olarak böyle bir yüce bir şahsiyetin ve yüksek bir kimliğin TÜRKİYE’DE MARDİN’İ SEÇMİŞ OLMASI, MARDİN’İ ŞEREFLENDİRMESİ BİZİM GURURUMUZDUR. Kendi dil ve dininden olan kiliseleri ziyaret ederken camilerimizi de ihmal etmemesi başka bir büyüklük, özellik ve yüceliktir. Mardin’i dinler arası hoşgörünün dünyadaki en güzel örneği olarak tanımlayan İngiltere Veliaht Prensi Charles Ermeni, Süryani, Hristiyan ve Müslüman toplumunun temsilcileri ve din adamlarıyla da biraraya gelerek bilgi alması Mardin’e ayrı bir değer katmıştır.

BAŞBAKAN ERDOĞAN VE PRENS CHARLES

İngiltere Veliaht Prensi Charles, Mardin’e geleceğini Sayın Başbakan Erdoğan’a söylediği ve planı belirlendiği zaman Sayın Erdoğan kendisine Türk örf ve adetleri gereği, hiç kimseden randevu almaksızın çat kapı bir eve girmesini tavsiye eder. Prens Charles bu tavsiyeyi gerçekleştirir ve oradaki ev sahibinin hiçbir hazırlığı olmaksızın yarattığı izzet ikramın şaşkınlığı içinde kalır. Sonra aynı evin damına çıkarak Mardin’in güzelliğini ve kültürünü yöre insanı ile birlikte yaşar.

Tabii her zaman olduğu gibi çeşitli fikirlere sahip basın organlarında bu ziyaret farklı yorumlara ve hatta komplo teorilerinin üretilmesine de sebep oldu. Bu üretilen teorilere bir Mardinli olarak katılmak mecburiyetinde olmadığımı hatırlatmak isterim. Eğer bir ülke başka bir ülkede komplo teorilerine dayanacak planlar peşinde ise bunları uygulatacak sistemleri vardır. Bu sistemler çalıştırılmaya başladığı zaman onlarca sene gereken süreç alır. Ve bu süreç içersinde gereken olur. Zaten geçmişte de olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin bu çeşit planlara karşı kendi mekanizmalarını ( MIT ) çalıştıracağını da herkes bilmektedir. Ancak dikkate alınması gereken nokta şudur: Eğer biz herkesi darıltmaya kalkarsak ve herkesle savaş halinde olursak o zaman acaba kimler bizimle barışık olabilir. Düşünelim ve olaylara mantıklı yaklaşalım. Unutmayalım Mardin’in ve dolayısıyla Türkiye’nin kültür ve medeniyetlerini dünya kamuoyuna tanıtmanın en uygun yolu Prens Charles gibi önemli kişilerin ziyareti ile olacaktır. İngiltere Veliaht Prensi Charles’ı ikinci bir defa Mardin şehrimizde misafir etme şansımız olursa bu şahsım, Mardin’liler ve Türk demokrasisi için büyük bir onur olacaktır.

İngiltere Veliaht Prensi Charles’a ziyaretiyle bizi onurlandırdığı için çok teşekkür ediyor, Dünya Şehri Mardin’de en kısa zamanda tekrar davet ediyoruz.

BORAN, KAYA VE AYAZ AİLELERİ BARIŞTI

26 Kasım tarihinde Mardin’in Savur kazasında 36 yıldır aralarında kan davası bulunan iki aşiret barıştı. Boran ve Ayaz Aileleri kucaklaştı. Yoğun kar yağışına rağmen 3000 kişi Barış Yemeğinde buluştu. Ben de babamın vasiyetini yerine getirerek, aynı zamanda peygamberimizin barış emri ve buyruğu doğrultusunda hareket ederek aslında akraba olan bu iki aileyi barıştırmanın gururunu yaşıyorum. Beni kırmadıkları için BORAN, KAYA ve AYAZ Ailelerine çok teşekkür ediyorum. Bayram havasının yaşandığı bu özel günde havaya tek el silah atılmadı. Huzur, sükunet ve hoşgörü içersinde tüm aile fertleri ve Savur Halkı bir bayramı kutladı. Savur’daki bu hizmet Avrupa Birliği’ne girişimizin önceliği yönündedir. Aileler çocuklarının geleceği için değişime “evet” dediler. Böyle bir barışın Güneydoğu Anadolu Bölgesine ve Türkiye’ye örnek olması ve yaygınlaşmasını diliyorum. Bu vesileyle Sayın Hüsamettin Boran’a, Kaya Ailesine ve Sayın Eşref Ayaz’a tekrar teşekkür ediyor, bu barışın tüm Savur Halkına hayırlı olmasını diliyorum.

AB MİLLETVEKİLLERİ MARDİN’DE

Avrupa Parlamentosu milletvekillerinin yer aldığı 27 Kasım’da yapılan “ AB Rüzgarı Mardin’den Esiyor” konulu TÜGİK Toplantısına Belçika Senatörü Fatma Pehlivan, AB Parlementeri Cem Özdemir, Köln Milletvekili Dr.Lale Akgün, Bahçeşehir Üniversitesi İşl.Fak.Dekanı Prof.Dr.Eser Karakaş, Strateka Danışmanlık’tan Dr.Binhan Oğuz, ATİAD Başkan Yardımcısı Prof.Dr.Recep Keskin katıldı. Zamanlaması ve katılan misafirlerin taşıdığı sıfatlar sebebiyle ayrı bir önem taşıyan bu konferansta Mardin’de yaşayan Hristiyanlarımızın sorunları da tartışılarak karşılıklı mesajlar verildi. Avrupa Parlemento’su üyesi Sayın Cem Özdemir’in bugüne kadar hiç duyma şansı olmadığı bu barış mesajlarını ve çağrılarını Devlet Adına Mardin Valisi Sayın Temel Koçaklar ve oturum başkanı olarak şahsım bizzat ifade ettim. Bu konuda www.suryaniler.com sitesinde yapılan yorumu sizlere de aktarıyorum:

“Türkiye'de oluşan olumlu hava ve demokratikleşme konusunda atılan adımlar, yurtdışında yaşayan Süryaniler'in ülkeye geri dönüşlerinde bir umut yaratmış bulunmakta. Mardin ve çevresinde yaşayıp sonra göç eden Süryaniler'in bazıları dile getirdikleri geri dönüş özlemlerini fiilayata geçirmekte. Son olarak Sareköy'e (Gavayto) dönmek isteyen Süryaniler'in, korucular tarafından işgal edilen köylerine dönmeleri bu konudaki umutları daha da artmıştır. Devlet yetkililerin geri dönüşler konusunda takındıkları olumlu tavır bizleri daha da sevindirmektedir. Bu konudaki devlet politikalarının çok kültürlü yaşamı destekleme çekirdek bilincine sahip olması gerekmektedir. Bölgeye hayat veren bir kültürün temsilcilerin oradaki varlığı, Türkiye'nin zenginliğini daha da arttıracak ve birlikte yaşamanın güzelliğini bütün dünyaya gösterecektir.”

Bu toplantının bant kayıtları arzu eden kişilere gönderebileceğimi tekrar hatırlatmak istiyorum.