Başbakan'ın Cape Town'dan İnce Ayarı



6.03.2005

 

DR. ZEYNEL ABİDİN ERDEM'İN 6 MART TARİHLİ STAR GAZETESİ MAKALESİ

Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan Güney Afrika’ya yapmış olduğu ziyaret sırasında Cuma akşamı Cape Town’dan canlı olarak Kanal 7 ‘de yayınlanan program sırasında yurda ve ulusa çağrı konuşması anlamını taşıyan bir röportaj ile çok ince bir ayar yaptı. Bu ayarın içerisinde son zamanda kamuoyunu sıkça meşgul eden soruların açık ve net cevapları vardı.

Başbakan ilk defa bir siyasi parti genel başkanı olarak “istifaları umursamadığını, isteyen AKP milletvekilinin istediği başka bir yerde çalışma fırsatı bulabileceğini, memleket için hayırlıysa bunu yapması ve istifa etmesi gerektiğini” söyledi. Nitekim bugüne kadar böyle bir çağrıyla hiçbir Genel Başkan cesaret edip partisinin milletvekillerine veya üst düzey çalışanlarına korkusuz bir şekilde hitap edememişti. Bu bir özveri, gerçekçilik, korkusuzluk, güven ifadesidir. O halde AKP ‘den ayrılma durumunda olacakların arkasından kimsenin ağlamayacağı netlik kazanmıştır. Bakanlar seviyesinde olsa dahi geri dönme şansı olmayan bir ortamın olduğunu ifade edilmiştir.

Sayın Başbakan, bakan ve üst düzey yöneticilere de biraz fazla çalışmaları gerektiğini, akıllarında olanı söylemeleri ve uygulamalarını hızlandırmalarını talep etti. Muhabirin sorduğu “seçim olabilir mi ?” sorusuna tamamen siyasi ve ince bir ayarla “ hem evet, hem hayır” dedi. Bu mesajı çok doğru bir anlayışla ve gerektiği gibi ifade etti.

ABD İLE SORUN YOK

Başbakan Erdoğan, beklenen ve ifadesinin nasıl olacağı merak edilen Türkiye - ABD ilişkileriyle ilgili net, açık ve cesurca “ Bir problem yok. Üst düzey biz problemleri, konuşur, halleder gerekeni yaparız. ABD uzun zamandan beri dost ve müttefik bir ülkedir. Bu sistemi ve bu birlikteliği devam ettireceğiz” mesajı verdi. Bu mesajı Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ından duymuş olmak bir bakıma gelecekte Türk Amerikan ilişkilerinin çok üst düzeyde müzakere edileceği ifadedesini de taşımaktadır. Bu sıkıntının giderilmesi hem Türkiye hem ABD adına hepimizi sevindirmiştir.

Zaten olmayan ve yakıştırılmak istenen bir yığın sorunun Türkiye’yi ilerde yorabileceği hususunda söylemlerimiz süregelmektedir. Türkiye, ABD ile stratejik müttefiktir. Türkiye ABD ‘nin Irak’taki eylemini beğenmeyebilir veya vatandaşlarımız kendi yorumuna göre eleştirebilir. Ama Türkiye ABD ‘nin düşmanı değildir. % 70 ‘lere yakın bir çoğunluğun ABD ‘yi müttefik ve dost kabul ediyor musunuz ? sorusuna “Evet,”, Irak Savaşına ise “Hayır” dediği görülmüştür. Yanlış anlaşılan, çarpıtılmaya çalışılan ve hatta mesaj şeklinde ambalajlanan “münasebetler tehlikede” veya “Türk ABD ilişkileri kesiliyor, kesilecek, kesilmekte” şeklindeki yorumlar da sanıyorum kısa zamanda hükümetimizin Dışişleri Bakanlığı kanalıyla ve Sayın Başbakan’ın da katkılarıyla çok kısa bir süre sonra çözülecektir.

ABD hiçbir zaman tek bir ses ve tek bir parça değildir. ABD ‘de çok ciddi bir Yahudi lobisi, Pentagon lobisi ve Senato lobisi vardır. O halde biz meseleyi kavramış bulunmaktayız. Dörtbiryandan çözüme hızlı bir şekilde gitmek üzere hareket halinde olduğumuzu tahmin ediyorum.

Başbakan ‘ın Dış Seyahatler Konusundaki Cevabı

Sayın Başbakan dış ülkelere seyahatlerinin cevabını basit bir dille “malını sat fakirlikten kurtul, temas et, daha geniş muhitin olsun “ şeklinde yanıtladı. Bu geçmişte Turgut Özal zamanında da tatbik edilmiş ve faydaları olmuştu.

Cumhuriyet Halk Partisi ve Sayın Baykal

Cuma günü bir TV kanalında Muhalefet Partisi Genel Başkanı Sayın Baykal’ı da dinledim. Sayın Baykal, AKP'nin fakir halk ve tarım konusundaki uygulamaları konusunda dikkate değer bazı eleştirilerde bulunarak, gerek Tekel’in özelleştirilmesi gerekse diğer konularda çok geniş çaplı açıklamalar yaptı. Bana göre bu açıklamaların, T.C. Hükümeti ve bugünkü AKP yöneticileri, hatta Sayın Başbakan tarafından dikkate alınarak cevaplandırılması gerekmektedir. Nitekim Muhalefet Partisi demek uyarılar yapan, gözden kaçtığını zannettiğimiz şeyleri işaret ederek anlatan otorite demektir. Bir radar görevi yapar ve politikaları açık bir dille eleştirir. Uygulamaları ve halkın kazanımlarını, eksiklikleri ve halkın mağduriyetini ortaya koyar. Bu şekilde muhalefet partisiyle bir konsensüs ve karşılıklı diyalog başlamış olur. İktidar ve muhalefet arasında bir tartışma ve karar alma fırsatı yakalandığı anda millet adına iyi bir sonuç alınır.