'Ebristanbul' evine döndü



19.05.2005

 

Hikmet Barutçigil'in 2003 yılında Washington'da sergilenen ve daha sonra Zeynel Abidin Erdem tarafından satın alınan 'Ebristanbul' koleksiyonu, Türk İslâm Eserleri Müzesi'nde görücüye çıktı.

Ebruzen Hikmet Barutçugil'in "Ebristanbul"u evine döndü. Sanatçının İstanbul'un fethinin 550. yılı dolayısıyla yaptığı ve İstanbul âşıklarına ithaf ettiği 119 eserden oluşan koleksiyon, Genpa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Zeynel Abidin Erdem tarafından satın alınarak İstanbul'a geri getirildi. Barutçugil'in İstanbul ebruları, geçtiğimiz gün Sultanahmet'teki Türk İslam Eserleri Müzesi'nde açılan sergi ile İstanbullu sanatseverlerin ziyaretine açıldı. Koleksiyon ilk olarak. 2003 yılının nisan ayında Washington'da "The Decatur House Museum"da sergilenmiş ve satışa çıkarılmıştı. Eserlerin dağılmadan, geleceğe bir bütün olarak taşınması için koleksiyonu satın alan Erdem, sergiden sonra eserleri bir devlet müzesine bağışlayacağını açıklamıştı. Bugüne kadar bu amacını gerçekleştiremeyen traem, eserlerin ortaya çıktığı ve ithaf edildiği kent olan.İstanbul'da sergilenmesine karar verdi. ' Hikmet Barutçugil, ebru ve İstanbul kelimelerini birleştirerek "Ebristanbul" adını verdiği koleksiyonda, suyun yüzeyinde oluşan desen ve renkler üzerine İki denizi, iki kıtayı birleştiren İstanbul'un bazı siluetlerini taşıyarak Fethin 550. Yılı'nı anmak istemiş. Barutçugil'in ebrularında, suyun sır ve aşk dolu desenleri, aynı anda sonsuzluğu ve önsüzlüğü anlatıyor. Bu desenler üzerine İstanbul'u resmedenler ise Reza Hemmatirad, Hacer Ünal, Hatice Ünal ve Füsun Barutçugil. Koleksiyon, tam 2,5 yılda tamamlanmış. Barutçugil, Washington'daki sergiden sonra kaybolan 10 tablonun yerine ise yenilerini yapmış.

Barutçugil'in 'Ebristan1 koleksiyonu, adeta İstanbul'un bütün ruhunu yansıtan çok sesli bir müziğe benziyor. Eserlerde ebru, minyatür ve resim sanatı, renklerin kardeşliği adına bütünleşmiş. Sanatçının kendi adıyla anılan "Barut ebruları üzerine çizilen minyatürler ve resimler, ebruların desen ve renkleriyle öyle iç içe geçmiş ki resim nerede başlıyor, ebru nerede bitiyor fark etmek mümkün değil. Bu tekniği ilk defa uygulayan sanatçı, klasik ebruzenlerin sert eleştirileriyle karşılaşmış. Klasik ebrucuların, kendi eserlerinin ebru olmadığını söylemelerini hatta ebru sergilerine bile almamalarını doğal karşılayan Barutçugil, "Her yenilik ilk yapıldığında tepki toplamıştır; ama sanat ancak tekamül ederse yaşayabilir." diyor. Klasik ebruları çok beğenen ve yıllarca Mimar Sinan Üniversitesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü'nde klasik ebru öğreten sanatçı, kendi adıyla anılan 'barut' ebrusunun kabullenilişinin uzun yıllar aldığını söylüyor. "Aynı şeyleri yaparsak o sanata ihanet ederiz." diyen ebruzen, "Aynılarını yapacaksam teknolojiden yararlanır, fotoğrafını ve fotokopisini çekerim." diyerek sürekli arayış içinde olduğunu vurguluyor.

"Suyun yalınlığı, renklerin düğünü, insanın duyguları, doğanın kusursuzluğu ve Yaratan'ın tekliği ebru sanatında buluşur." diyen sanatçı, ilhamını Salacak'ta bulunan evinden ve atölyesinden gördüğü manzaradan alıyor. Deniz, balıkçı tekneleri, Sultanahmet Camii'nin vazgeçilmezliği buradan geliyor. Ebruyla iç içe geçmiş İnsan figürlerinde ise melek yüzlü dervişler ve Osmanlı padişahları göze çarpıyor. Rüyah, sisli eserlerde imza niyetine ad ve soyadını arasak da nafile, bulamıyoruz. Eserlerin üzerinde, sadece Hikmet-i Hûda kelimesi yer alıyor. "Sanatkârın amacı, ilahi güzelliği aramak. İlahi güzelliği ararken nefisten vazgeçmeli, imza nefsi bir şey." diyen sanatçı, İlle de imzalı tablo satın almak isteyenler için çerçeve sökmekten şikayetçi.

Ebristanbul sergisi, 9 Haziran'a kadar Türk İslam Eserleri Müze-si'nde ziyaret edilebilir. (Bilgi için Tel: 0212 518 18 05)