Türkiye Doğru Bir Eksene Oturmuştur



1.01.2009

 

Afrika ülkeleri başta olmak üzere, Orta Doğu’dan Çin’e kadar ulaşan bir bölge üzerinde son 6 ayda çok sayıda resmi ziyaret yapılmıştır. Bu seyahatler Türk işadamları için daha çok ihracat, Türk müteahhitleri için daha çok yol, baraj, havalimanı, hastane inşaatı projesi demektir.

Turgut Özal’dan başlayıp, uluslararası alanda kendini kabul ettiren Türkiye, Sayın Başbakan Erdoğan’ın kararlı dış politikası ile varlığını ve ağırlığını ispatlamış bir konuma sahiptir.

Türkiye doğru bir eksene oturmuştur ve anlaşılmıştır ki; Türkiye hiç kimsenin tesiri altında kalmaksızın ve bir menfaat için olmamak kaydıyla bir milletin veya bir toplumun başka bir ideoloji ile barışçıl yaşamını sağlayabilecek köprü görevini başarıyla üstlenebiliyor. “Türkiye’nin ekseni kayıyor” diyenler, bugüne kadar Araplardan koruduğumuz komşularımız olabilir. Türkiye, Orta Asya, Orta Doğu ve Avrupa’nın belli bir bölümünün liderliğine oynamaya başladı. Bu yol açık ve düzdür. “Bu yola nasıl bir kaya koyabiliriz” diye çaba gösteriyorlar. Ancak bugün siyasi altyapısı hazır, ülkesine güvenen, fevkalade kabul edilebilir konumda bir Türkiye vardır. Sayın Başbakan’ın “One Minute” çıkışından sonra ülkemizin uluslararası politikada inandırıcılığı ve samimiyeti ilan edilmiştir.

Bugün birçok Müslüman ülke ile bağlantı halindeyiz. Etiyopya gibi yatırımın riskli olduğu bölgelere bile gidilmiştir. Türk Hava Yolları Adisababa’ya haftada bir defa direkt uçuş koymuştur. Yolumuza ışık tutan bu kolaylıklar için THY ‘e ayrıca teşekkür etmek istiyoruz. Türk müteahhitleri artık orada büyük projelerin mühendisliğini yapmaktadır. Bu Türkiye’nin Afrika’da barışçıl ve insani yayılma politikasının parçasıdır.

Kasım ayının ilk haftası yapılacak ISE­DAK Konferansına katılmaktan son anda vazgeçen Sayın Sudan Cumhurbaşkanı El Beşir bir nezakette bulunmuştur. Bu Türkiye’ye yönelmiş menfi propagandaların önlenmesi için yapılmış bir jesttir. Türk Halkı kendisini ülkemizde görmekten memnuniyet duyacağını ifade etmiştir. Ancak gelmediği için üzüldüğümüzü de hatırlatmak istiyoruz. Çünkü bir Müslüman devletin başkanıdır. Dünyanın 10. büyük devleti, dünyanın 8. büyük petrol rezervine sahip ülkesi, Nil ve diğer su kaynakları ile birlikte Türkiye’nin 3 misli büyük bir toprağa ve 1 milyar insanı besleyen doğal tarım yapabilecek potansiyele sahip bir ülkedir. El Beşir ve yönetimi bugün Türkiye’ye sıcak bakan, müteahhitlerimizin 1 milyar dolar ciro ile inşaatlar yaptığı, yaklaşık 200 milyon dolar ihracatımız olan bir bölge. Yaklaşık 10 sene içersinde Sudan ile ticaret hacmi 7 milyar dolara ulaşacaktır.

Bugün Sudan aleyhine büyük gösteriler yapılıyor. Bu organizasyonlara harcanan paranın Darfur’da aç, sefil, hasta, evsiz, barksız yaşayan insanları 20 sene geçindirebilecek rakamlara ulaştığı biliniyor. Hâlbuki Sudan Devleti’nin Darfur’da fiili bir saldırısı yoktur. Burada yaşayan etnik grupların hepsi birbirine karşı mücadele halindedir. En fazla sorun yaratanlar Sudan’ın dışından gelen, hangi kaynaktan silah temin ettiği anlaşılamayan mültecilerdir. Sayın Başbakan Erdoğan’ın bu konuda çok doğru bir tespiti var: “ Müslüman devletlerin tarih boyunca soykırım yaptıkları tespit edilmemiştir “ Bugün, Darfur’da aç kalan bu kadar insanın gıdasını ve bakımını Türk Kızılay’ı dışında sağlayan bir tek kuruluş neden yoktur? Her insani yardıma karşı büyük bir bedel talep edilmese bugün bu savaş da biter, katliam, açlık ve hastalık ta biter. Hiç kimse müdahale etmiyor. Herkes enerji kaynaklarına ulaşma, kendi evladını koruma, geleceğinin garantisini başkalarının haklarına müdahale ederek temin etme peşinde. Neden Başkan Clinton müdahale edene kadar Avrupa’nın tam merkezinde 300 bin kişiye yapılan Bosna Katliamına “Dur !“ diyen olmadı?. Düşünmek lazım. O halde aynı şekilde Sudan‘da bir Müslüman ayrımcılığı vardır. Bu yaklaşımı kabul etmeyen Türkiye, Müslüman Kardeş ülke Sudan’a olan desteğini sürdürecektir.

Ülkemizin bugün sahip olduğu ekonomik ve siyasi istikrar temeli bize 2010 yılında çok daha başarılı, huzurlu ve mutlu günler vaad etmektedir. Hepimize hayırlı olması temennisiyle.