Zeynel Abidin Erdem ile Dünden Bugüne



1.09.2002

Birçok kavime ev sahipliği yapmasından dolayı buram buram tarihin koktuğu ve o alışılagelmiş kurak coğrafyasına karşın yeşillere bezeli Türkiye'nin bir ucu Mardin'in Savur ilçesinde, Erdem ailesinin 5. çocukları dünyaya gelecektir. Tarih 1944'ün 15 Şubat'ını gösterdiğinde yeni doğacak olan bebek, Erdem ailesine bir sürpriz yaparak 4 olan çocuk sayısını bir anda 6'ya çıkarır. Zeynel Abidin ve Mehmet Nezih adı verilen ikiz bebeklerden biri Zeynel Abidin, ileride yapacağı atılımlarla gerek yurt içi, gerekse de yurt dışında tanınan kişi olacaktır.

Böyle bir soy ağacı herkese nasip olmaz

Tarihte Arap Yarımadası'na entegre bir yapıda olan Güney Doğu Anadolu'da peygamberler soyundan gelen ailelerden biri olan ve aynı zamanda kökeni Osmanlı imparatorluğu'na da dayanan Erdem ailesi, zaten geniş olan soy ağacını, toplam 13 çocukla daha da genişletir. Sümerbank'ın Güney Doğu Anadolu bölgesi distribütörlüğünün yanısıra çiftçilik işiyle de uğraşan baba Erdem, hem ticareti, hem de çiftçiliği birarada yürütür ve azımsanmayacak sayıdaki çocuklarına yetmeye çalışır.

Küçüğün büyüğünü saydığı, büyüğün de küçüğünü sevdiği ve oldukça yüksek bir hiyerarşiye sahip olan Erdem ailesinde, münakaşa ve kavga neredeyse hiç rastlanılmayan bir durumdur. Çünkü aile bireyleri her zaman barışçıl bir tavır sergiler ve çözüm üretmenin ne denli önemli bir şey olduğunu ilke edinir. 1800 yıllık geçmişiyle, kültürel ve dinsel açıdan zengin bir mozaik olan ve insanların birbirlerine her zaman saygı ve sevgi çerçevesinde yaklaştığı Savur'da doğan Zeynel Abidin de işte böyle karma kültür ortamı içerisinde yetişir, ileriki yıllarda da adından sevgiyle bahsedeceği Savur'un sokaklarında koşturan ve oldukça da yaramaz olan Zeynel Abidin Erdem, okula gelince bu durumunun tam aksine ciddi ve disiplinli bir öğrenci tavrı takınır. Formayla birlikte şapkanın da takıldığı orta okul yıllarında bu disiplinli tavırlarıyla dikkat çeken Erdem, karıştığı kavgalarda bile, kıyafetten ceza almamak adına özellikle bir şeye dikkat eder ve yıllar geçse de bu durumdan gururlanarak bahseder:

"Ama Şapkamı Hiç Kaybetmedim!"

Büyüdüğü çevrenin özelliğinden dolayı 4-5 dil konuşan Zeynel Abidin Erdem, Türkçe'yi ise 9. yaşında öğrenir. Kışın -20 derecede kırık camları olan, zaman zaman da bahçelerde, yetersiz ya da branşı olmayan öğretmenlerle okumaya çalışan Erdem, bu durumundan o zamanlar eksiklik duyar ve kendisini çok ders çalışarak telafi ederek yetiştirmeye çalışır, Yetersiz eğitim ortamında hiç sınıfta kalmadan üniversite yıllarına gelebilme başarısı gösteren Erdem, 1963 yılında girdiği üniversite sınavından o zamanın en yüksek puanlarından birini alarak, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi'ne gitmeye hak kazanır. Puanı yüksek diye yazdığı Siyasal Bilgileri 3 ay gibi kısa bir süre okuyan Erdem, burayı kendince çok klasik ve yaratıcı bir tarafı olmayan bir bölüm mazeretiyle bırakır ve asıl idealindeki ve o dönemin en popüler mesleklerinden biri olan Kimya Mühendisliğini seçer. Bunun için İstanbul'a gelir. Aslında New York, Londra, Paris gibi büyük metropollerde okuma hayali ile yaşayan Erdem, bu hayalini buralara gidemese de "Ankara'dan daha iyidir." gibi bir avutmayla İstanbul'da gerçekleştirir. 1970 yılında Yıldız Üniversitesi Kimya Fakültesi'nden mezun olur. Sınai Organik Kimya Kürsüsü'nde bir süre asistanlık, hemen ardından da İstanbul Üniversitesi'nde İşletme Doktora Programı'nı tamamlar. Böylece isminin önüne bir unvan eklenir: Dr. Zeynel Abidin Erdem.Üniversite zamanında çevresindeki arkadaşlarının gazinolara gidip eğlendiği, kumar oynayıp gününü gün ettikleri sırada Dr. Erdem de kendi çapında ufak bir iş kurar.

Oluşturduğu ufak bir gruba, yaptırdığı yuvarlak tazgahlar üzerinde Necatibey Biryantini, fanila, iç çamaşır, tarak, gömlek, şort, tişört ve mayo sattıran Dr. Zeynel Abidin Erdem, en çok ciroyu da özellikle tarak ve Necatibey Biryantini'nden elde eder. Bu arada 32. Yedek Subay Halıcıoğlu Levazım Okulu'nda, 3 aylık kısa dönem içerisinde vatani görevini de aradan çıkarır. 1965 senesine gelindiğinde artık şirketleşme zamanının geldiğine inanan Dr. Erdem, babasının kendisine, bozmamak kaydıyla, sunduğu ilke doğrultusunda işini kurmaya karar verir. Vizyonu geniş ve aynı zamanda da müteahhit olan Baba Erdem, evdeki hesapları tutmada gayet başarılı olan oğlunda o zamanlar iyi bir ticaret adamı olma potansiyelini görür, Dolayısıyla da oğlunu İstanbul'a gönderirken iş kurmak amacıyla yanına para ve biraz da tavsiye verir:

Faizle Çalışma, Harama Karışma!

"Eğer bu ilkeler doğrultusunda çalışırsan ama batarsan gel, ben sana gene para vereyim. Bunun aksini yapıp batarsan benim sakın karşıma çıkma," Babasının bu tavsiyelerini dikkate alan Dr, Zeynel Abidin Erdem, ticaret hayatına atılır, Kimya Mühendisi olan Dr. Erdem, bu arada büyük bir potansiyel olan Türkiye'de kimya alanında nelerin ithal edildiğini merak etmeye başlar. Bu merakla birlikte Dr. Erdem'in de işleri büyümeye başlar. Bu işte büyük kar ve kazancın olduğunu keşfeden Erdem, hemen kendi ekibini kurar. Görüşmeler sonunda önce çok basit mamuller ithal etmeye başlarlar. O yıllardan beri Türkiye'nin yakından tanıdığı Gen-Pa şirketinin başında, 1970'lerden 1984'lere kadar Türkiye'deki en büyük kimyevi madde ithalatçılarından biri olmuştur. 1980'li yıllara gelindiğinde bir gelişme yaşanır. Birçok olumsuzlukların yaşandığı o dönemlerde, Marksist-Leninist sendikacılar, işçinin ekmeğine yağ-bal olan fabrika ve kuruluşları çektirmeye başlarlar. Dolayısıyla da sanayiciler zayıflamaya başlarlar. Bu durum karşısında Özal, Batı'ya mesaj verir ve bir sistem kurar, ithalatçıların önünü açan bu gelişmelerden sonra Turgut Özal bir gelişmeye daha imza atar. Bu gelişmeyi "Medeni dünyaya bir Türk gemisi demir attı. Bu geminin kaptanı da Turgut Özal'dı." sözleriyle ifade eden ve onu her zaman saygıyla anan Dr. Zeynel Abidin Erdem, GSM şebekesi sektörü, dijital platform, internet altyapı platformu vb, gibi modern işler yapan şirketlere kapıları aralamaya başlayan Özal dönemi ile birlikte mobil telefon almaya başlarlar. Türkiye'de daha sonra mobil telefon alanında bir patlama yaşanır, patlama Erdem'in şirketini de etkiler; bu platformların gerek mekanik, gerekse de elektronik aksamlarını ithal etmeye başlarlar ve hızla büyümeye başlarlar. Bu arada tatil yapmayı da ihmal etmeyen Dr. Erdem, bir ara Silivri'de bir site içerisinde yer alan yazlığına gittiği sırada, hiç ummadığı bir şeyle karşılaşır. Dr. Zeynel Abidin Erdem, üniversiteden kimya hocası Prof. Dr. Ali Rıza Berker'in yazlığının kendi yazlığının yakınında olduğunu tesadüfen öğrendiğinin ertesi gününe denk gelen Kurban Bayramı nedeniyle, hocasının evine ailesiyle birlikte bayramlaşma ziyaretine gider. Orada hocasının kızı Emine Hanımla da tanışır. Bayram vesilesiyle başlayan görüşmeler her iki tarafın etkileşimiyle artar. 1982'de de Dr. Erdem, Avukat olan Emine Hanım ile hayatını birleştirir, Erdem çiftinin evliliklerinden Mehmet Rıza ve Zeynep Berrin adında bir kız ve bir erkek çocukları olur.

Kurduğu şirkette tekstil ürünlerinden ham maddeye, çelik tencereden boyaya, fare kapanından klozet kapağına, etten ipliğe kadar her şeyi pazarlayan Dr. Zeynel Abidin Erdem, ticaret adına iş görüşmeleri yaparken sıklıkla karşılaştığı

"Tekstilden bahsederken, şimdi nereden çıktı tencere, tava? Nasıl bir iştir bu?"

sorularını bertaraf etmek adına, şirketin adını Genel Pazarlama anlamına gelen Gen-Pa koyar. Irak'tan Kanada'ya kadar uluslar arası alanda ticaret yapan ve o zamanlar Irak'a 121 çeşit ürün ihraç eden Gen-Pa, bir zaman sonra Irak'ın vitrifiye ve altyapı ihtiyaçlarının yüzde 10'unu tek başına karşılar hale gelir. Yurt içinin yanısıra yurt dışı ofisleriyle dikkat çeken Gen-Pa, bir aile şirketidir. Hiçbir zaman ortaklıktan yana olmayan Dr. Erdem, her zaman kendi hür iradesiyle kararlar alıp, "Batarsam kendim batarım, çıkarsam kendim çıkarım" felsefesini izler. Dr. Zeynel Abidin Erdem'in iş yaşamında yüksek kapasitedeki iş hacmi ve cirolar yakalayabilmesinde bir faktör vardı ki, bu faktör Türkiye'nin de siyasi ve ekonomisine damga vuran atılımlar yapan Özal'dı. Dr. Erdem ile Özal, işçi adetleri, ihracat miktarları ve hedefleri hakkında bir gün karşılıklı konuşurken, Dr. Zeynel Abidin Erdem'in tüm bu işleri 2 şirket üzerinden yaptığını öğrenince bu duruma çok şaşırır. Özal, bunun üstüne Dr, Erdem'e acilen en az 10 şirket kurup kurumsallaşması önerisinde bulunur. Bu tavsiyeyi dikkate alan Dr. Zeynel Abidin Erdem, alanında uzman 13 tane firma kurar. Ericsson, Sony, Siemens, Alcatel, Cabot, Nokia, Motorola, Petronas Mitco, Ascom, Total, Nafco, Mint, Hofmann ve Alllgator gibi tanınmış markaların Türkiye temsilciliğini yapan Erdem Holding'in çatısı altında şu an sayısı 9 olan Gen-Pa, Ertel, Sistaş, Nezih Ticaret, Ermeks-Er, Erdem Golf, Erdem Petrol, Erdem Vakfı ve EMİ isimli firmalar çalışmalarını sürdürmekte.

Geçmişi Osmanlı imparatorluğu'na kadar uzanan Erdem ailesinin, cumhuriyetten sonra da sırasıyla Demokrat Parti ve ardından Adalet Partisi'ni Güney Doğu'da teşkil eden aile olmasından dolayı da siyasetle yakın ilişkileri bulunmaktadır. Zeynel Abidin Erdem de gençliğinden itibaren sağ-liberal partilerin gençlik kollarında yer alarak siyasete girer. Zaman içerisinde de ekonominin yanısıra sosyal ve politik anlamda birçok önemli pozisyonda görev alır. İstanbul Kimya Mühendisleri Odası Başkanı, Kimsan İş ve İşçi Sendikası Genel Başkanlığı, MDP İl Teşkilatı Kurucusu ve İl Başkanı gibi siyasal ve sendikal faaliyetlerde bulunan Erdem, halen TABA Am Cham Türk-Amerikan İş Adamları Derneği Genel Başkanı, DElK-Türk-İspanya İş Konseyi Başkanı, Türk-Fransız İş Konseyi Başkan Yardımcısı, Sudan Cumhuriyeti İstanbul Fahri Başkonsolosu, Türk-lrak İş Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi görevlerinde yer almakta.

Aynı zamanda Erdem Holding'in de Yönetim Kurulu Başkanlığını yapan Dr, Zeynel Abidin Erdem, yine birçok vakıf, dernek ve konseyde üyelik yapmakta. Dr, Zeynel Abidin Erdem, aynı zamanda Türkiye'de sadece 4 kişide bulunan ABD'nin sayılı üniversitelerinden George Washington Üniversitesi Global Advisory Board üyesi unvanını da taşımakta. Memleketinin çıkarları uğruna kazancından, zamanından ve sağlığından zamanı geldiğinde ödün veren Dr, Zeynel Abidin Erdem, bu durumu şu şekilde izah ediyor:

"Memleketim için birtakım ödünler vererek borcumu ödüyorum. Çünkü ben bu vatanın evladıyım. Eğer bizler bu ülkeyi bir yerlere taşımak adına emek vermezsek, bu memleketi kim taşıyacak?"

Bu kadar işi bir arada yürütebllmeyi başaran ve birden çok kartvizite sahip olan bu kişi, acaba kendine vakit ayırabiliyor mu? derseniz, hemen söyleyeyim: Dr. Erdem, golf sporundan çok zevk alıyor, müsait olan boyu sayesinde basketbol ve voleybol gibi takım sporlarıyla uğraşıyor, tenis oynuyor. Bir de çok iyi koşuyor. Ama nasıl?

"Çok İyi Koşarım Ama Koşu Bandında"

İŞ DÜNYASI

Dr, Zeynel Abidin Erdem, Türkiye bilişim sektörünün geleceğini nasıl görüyor? "Bilişim sektörünün geleceğini, mağarada yolunu kaybetmiş bir seyyahın ışığı görmesi gibi bir şey olarak kabul ediyorum. Bilişim ve bu sektörün arkasındaki ışık, güneştir. Eğer biz karanlıkları yıkmak istiyorsak bu küçük ışığı, güneşe çıkacak bir vasıta olarak kullanmalıyız. Bu sektörü sonuna kadar desteklemeye hazırım."

İş felsefeniz nedir? Nasıl bir patronsunuz?

"Üç gruptan oluşan bir çalışan ekibim var. Yöneticiler, onların hemen altındaki işi dağıtan ve takibini yapanlar ve üçüncüsü de işi gerçekleştirenler, Diğerleri kıskanacak ama benim asıl savaşçılarım, işi gerçekleştirenlerdir. Ancak Türkiye'de insanların birbirleriyle olan iletişimleri Batı'daki gibi değil. Sev beni seveyim seni, insanlar, maaş ödeyen adamın taksimetresinde saniyelerin portföyüne negatif; o insanlar da yine o portföyde yazan negatifi pozitife çevirmek için uğraşan savaşçılar olduklarını unutuyorlar. Dolayısıyla da zamanlarını boşuna harcıyorlar. Zaman, paradan daha önemlidir. Eğer bir çalışan, kendi alanı içerisindeki hizmeti büyük hedeflere ulaştırmıyorsa başarısızdır; eğer bir miktarını yapıp hatta aşıyorsa başarılıdır; çok miktarlara kadar aşıyorsa bir müddet sonra genel müdürdür. Onu görmezden gelemezsiniz. O bir şekilde kendini gösterir, Ben Türkiye'de bu samimiyetin olduğuna inanmıyorum."

"Ben 37 yıldır işçimle yemek yerim. Çocuklarıma ne yediriyorsam, işçime de aynısını yediririm."

Dr. Zeynel Abidin Erdem hayatında keşke dedi mi?

"Keşke, Turgut Özal bir 10 sene daha bu memleketin başında kalsaydı. Ve keşke yüce Atatürk, bazı devrimleri daha katı ve taviz vermeden yapsaydı."