Bugün Gazetesi Perihan Çakıtoğlu - Zeynel Abidin'den çağrı!



12.01.2013

Mardin kökenli işadamı Zeynel Abidin Erdem, terör sorununun çözümünde Kürt akil adamlarının daha fazla görev alması gerektiğini söyledi.

 
"Kürt değilim ama istenirse görev alırım" diyen Erdem, Güneydoğu'da fakirliğin PKK'nın devreden çıkması ile kırılabileceğini kaydetti.
 
İş dünyamızın Mardin'li üyesi olan Zeynel Abidin Erdem, yerel ve ulusal bazda hem ekonomik hem de siyasi fayda getireceğine inandığı çalışmalardan kaçınmaz.
 
Küreselleşmeyi kendi alternatifleriyle yorumlar. İstanbul - Mardin hattında trafiğini yürütürken, uluslararası arenada da sivil toplum çalışmalarını özellikle Türkiye- İspanya İş Konseyi Başkanlığıyla değerlendirir.
 
Aile şirketi Erdem Holding ve Gen-Pa Telekomünikasyon Başkanlığı, onun hayat yolculuğunun önemli bir parçası olsa da aslında gönlünde yatan aslan politikaydı. Ne var ki, bu alanda istediklerini gerçekleştirmenin zorluğunu yaşadığı için vazgeçti.
 
Halkımız huzur istiyor
 
* Güneydoğulu bir işadamısınız. Hükümet, Kürt sorununun çözümü için her kesimi desteğe çağırıyor. Sizce kanın durması için barış nasıl sağlanır?
 
Hükümetimizin bugüne kadar Güneydoğu'da uygulamaya çalıştığı açılım, terör örgütü tarafından sabote edilmiştir. Güneydoğu halkının ve gençlerinin gelecek için ümitleri de sabote edilmiştir. Mağdur olmuşlardır. Halkımız huzur istiyor, gençlerimiz eğitim istiyor, iş istiyor. Anlaşma olsun istiyor.
 
Terör örgütünün kendilerini temsil etmesine karşı çıkıyorlar. Ama seslerini duyuramamaktan şikâyetçiler. PKK 'ya gelince, Türkiye'de herhangi bir liderin, bir kişi, kurum ya da işadamının gayretiyle kontrol altına alınabileceğine inanmıyorum. Kontrol mekanizması dışarıda olan bir sistem için Türkiye'de çözüm üzerinde konuşmanın anlamı yoktur. Buna cevap vermek gibi bir inisiyatif kullanmayacağım.
 
Fakirlik zinciri kırılmalı
 
* GÜNSİAD Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu da İmralı ile görüşmelerde rol alıyor. Başbakan, sizden ve sizin gibi işadamlarından yardım isterse buna hazır mısınız?
 
Başbakanımızın ve hükümetimizin talep edeceği her hizmeti yerine getirmeye açığız. Şah İsmail Bedirhanoğlu çok hatırlı etkinliği olan bir insandır. Böyle bir görevi üstlenip öncü olabilecek, örneğin Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Ahmet Türk ve benzeri arkadaşlara destek olmak benim için onurdur. Bu kanın durmasını en çok isteyen kişilerden biriyim. Çünkü Güneydoğu Anadolu bölgesinin fakirlik zincirini ancak PKK'nın devreden çıkması ile kırabiliriz.
 
* Barış için Kürt işadamlarına hangi roller düşüyor?
 
Ben Kürt değilim. Ama her Kürde barış için büyük görev düşer. Çünkü aynı kandan ve aynı candan millet olduğumuzu unutmamalıyız. Türklerin ve Kürtlerin içinde aynı oranda etkinliğe sahip olup bu fonksiyonlarını daha fazla uzlaşma için kullanabileceğini düşündüğüm Kürt Akil adamların, kanaat önderlerinin harekete geçmesinde yarar vardır. Bu konuda bize bir şey düşerse üstlenmeye hazırız.
 
Baba nasihatını dinledi faize bulaşmadı
 
Asıl mesleği kimya mühendisliği olan Erdem, roman tadında yazdığı özgeçmişinde basamakları nasıl çıktığını anlatırken, şöyle diyor: "1965'te Mardin'den İstanbul'a iş yapmak için geldiğim zaman babam belli bir sermaye verdi. Babama, "Biz Seyyid bir aileden (Peygamber soyundan) geliyoruz. Ne emrediyorsunuz dedim. Cevabı şu oldu: Bugüne kadar harama karışmadık, faize de bulaşmadık. Bu ikisinden uzak dur yeter.'
 
Erdem'in cevabı ise çok net oldu:
 
Hayallere dalmayan kazanır
 
"O günle bu tarih arasında yaklaşık 610 kişilik çalışanımız, belli bir miktar ciromuz var. Ne repo yaptık, ne faiz işimiz var, ne de banka kredisi aldık. Eğer, bir işadamı cirosunu, kazançlarını biliyor, hayallere de dalmıyorsa Türkiye'nin kaygan zemini ve saatlere bağlı risk taşıyan özellikleri altında kaybolup gitmez. Dengeleri koruma anlayışını kafanızda uzun süre tutmak zorundasınız. Aksi takdirde başarısızlıklara dönüşür."
 
Avrupa'nın iyiye gitmesi lehimize olur
 
* 2013 sizce daha mı iyi seyredecek?
 
2012 yılı Türkiye için çok verimli, işadamları için de çok kabul gören ve kazanç yılı oldu. 2013 ise dünya ekonomisi için toparlanma ve belki birkaç atak yapma yılı olacak. Tabii ki, küresel ve özellikle Avrupa'da ekonominin toparlanması Türkiye'nin lehine. Çünkü biz ihracatımızın yarısına yakınını, şu anda ekonomisi krizde olan AB ülkelerine yapmaktayız. Umarım AB, bu dönem gerektiği kadar toparlanır.
 
Hükümet vergide kaçağı önlemeli
 
* Ekonomide, zenginlere özellikle rantiye kesimine yüksek vergiler gündemde. Buna nasıl yaklaşıyorsunuz?
 
Vergi söz konusu olduğunda ben en yüksek vergi ödeyenlerde, her yıl ilk 100 hatta genellikle ilk 50 arasında bulunduğum için gururlu olduğumu söylemeliyim. Türkiye'de vergisini bizim gibi düzgün ödeyen herkes vergi yükünün altında eziliyor. Bu çok açıktır.
 
Fakat vergi kaçakçıları bundan hiç örnek almazlar hatta hiç ilgilenmezler. Benim bildiğim bir şey var, kazanan vergisini ödesin. Çünkü gidecek, yaşayacak başka ülkemiz yok. Türkiye'deki vergi kaçağını hükümetimiz önlemelidir. İster kredi kartı üzerinde onanan oyunlar, ister kaçak ithal edilen mallarda sıkı denetim yapılmalı ve dürüst işadamlarının mağduriyeti önlenmelidir.
 
Cep telefonunun cari açıkla ilgisi yok
 
* Cari açığın kapanması konusunda Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, 'pahalı cep telefonu' ithalinden başlayarak sektör sektör açıkları açıklıyor. Siz, GSM sektöründe ithalat yapan birisi olarak pahalı cep telefon kullanımında toplumun hatalı davrandığını düşünüyor musunuz?
 
Pahalı cep telefonu ile cari açığın hiç alakası yoktur. Bu doğru bir hesaplama ve uygulama yöntemi değildir. Dünyanın gelişmiş ve orta gelişmekte olan ülkelerinde ileri teknoloji kullanımı teşvik edilirken, bunun önünün kesilmeye çalışılması vatandaşın bu ürünleri yurt dışından kaçak getirmesine sebep olacaktır. Kaçak telefon getirenlerin vergi ödediğini hiç sanmıyorum. Yüksek ithalat rakamlarının bazıları çok dikkat çekici. Örneğin geçen yıl altın ve mücevher ithalatına 7 milyar dolar ödemişiz. Cep telefonunun altıda biri kadar. Ayakkabı ithalatımız 871 milyon dolar, gömlek ithalatı 254 milyon, şemsiye ithalatı 43 milyon dolar.
 
Suriyeliler fabrikalarını Mardin'e taşıdı
 
* Her şeyi göze alıp Güneydoğu'ya fabrikalar kurulsa, terör önlenir mi?
 
Yatırım yapanların imkânlarını terör olayları kısıtlıyor, oradaki halkın zenginleşmesine, refaha kavuşmasına engel olmaya çalışıyor. Oradaki tesislere ait araçlara, iş makinelerine zarar geldiğinde fabrikalarda sıkıntılar çıkıyor. Dolayısıyla devletin bütün desteğine rağmen insanlar bu yüzden yatırım yapmaktan kaçınıyorlar. Ama hepimiz bölgemizde huzur ve güven istiyoruz. Burada işsizlik had safhada.
 
Demokratik açılımla birlikte önemli yatırımlar yapılmaya başlandı. İşadamlarımız bu açılıma katkıda bulunmak için fabrikalar kurdu. Ve kurmaya devam edecekler. Rakamlar resmi kayıtlara geçmese de sadece Mardin 'den geçen yıl 1 milyar dolarlık ihracat yapıldığını biliyoruz. Suriye'den kaçan işadamları fabrikalarını Mardin 'e taşımaya başladılar.
 
'AVM inşa et, cebini doldur git'le yatırım olmaz
 
* Siz, memleketinize hangi yatırımları yapıyorsunuz?
 
En büyük dedelerim 600 yıl önce Arap topraklarından Mardin'e gelmişler. Seyyid bir Aileyiz. Bir Mardin'li olarak, şehirdeki ve çevre illerdeki her değişikliği yakinen takip ettiğimi söylemeliyim. Biz bugün ebedi kalacak hizmet yapmaya çalışıyoruz.
 
Mardin 'de eğitim kurumlarına bugüne kadar 4-5 milyon dolarlık bir harcama yaptım. Güneydoğu'da irili ufaklı sınıflar, kütüphaneler, spor salonları, bilgisayar odaları yapıldı ve teslim edildi. Mardinli'nin bozuk Türkçe konuşmasını istemiyorum. " Bir AVM inşa et, orada 30-40 tane işçi çalıştır, cebini doldurup yürü git, Allah rast getirsin" yapılmamalı.
 
İkizimle anılarımızı yazsak kitap olur
 
* Nezih Erdem'le ikiz kardeşsiniz. Sık sık sizi karıştırıyorlar. Bu durumu nasıl çözüyorsunuz?
 
İkiz kardeşim Nezih Erdem'le gerçekten çok benziyoruz. Ortak bir tanıdığımız ile karşılaştığımızda hangimiz olduğunu asla tahmin edemezler, biz de onlar anlayana kadar söylemeyiz. Bu her zaman bir espri konusu olmuştur. Sadece bu anılarımızdan oluşan bir kitap bile hazırlayabiliriz. Bunu Allahın bir lütfu olarak kabul ediyoruz. Ailemiz içinde daha başka ikiz çocuklar da var. Ama tıpatıp benzeyen bir tek biziz.
 
PERİHAN ÇAKITOĞLU - BUGÜN GAZETESİ