Türkiye'de Tek Temsilcimiz: TABA - General Daniel Chrsitman Konuşması



8.05.2004

 

GENERAL DANIEL CHRISTMAN’IN KONUŞMASI (8 Mayıs 2004)

GENERAL DANIEL CHRISTMAN’IN KONUŞMASI (8 Mayıs 2004)

Sayın Bakan
Dr. Erdem
Saygıdeğer Misafirler,
Bayanlar ve Baylar,

Yeniden Türkiye’de olmaktan ve sizlere Türkiye ile ABD arasında mevcut siyasi, tarihi ve ticari ilişkilerimiz hakkında bir konuşma yapmaktan onur duyuyorum. Bundan 3 ay önce, Başbakan Erdoğan’ı ABD Ticaret Odasının düzenlediği kahvaltıda ağırlama ayrıcalığına sahip olmuştum. Başbakan Erdoğan’ın risk yönetimi ve liderlik vasıflarından çok etkilendim. Türkiye’nin Kıbrıs konusunu ele alış tarzı da beni çok etkilendi. Dr. Zeynel Abidin Erdem’e söylediğim gibi Kıbrıs’a uygulanan ambargonun kalkması için herşeyi yapmaya hazırız. Hiçbirimiz diplomat değiliz, işadamı ya da kadınıyız, fakat Kıbrıs’ta yapılan referandumun öneminin ve gerek Kıbrıslı Türklerin gerek Türkiye’dekilerin göstermiş oldukları cesaretin farkındayız. Başbakan Erdoğan’ın liderlik vasfı bu tarihi kritik dönemde büyük önem kazanmıştır.

Dr. Zeynel Abiden Erdem’e sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Amerikan Ordusunda bulunduğum ve NATO’da görevli olduğum dönemlerde defalarca Türkiye’ye geldim. Son ziyaretim 1994 senesindeydi. Geçtiğimiz 10 yıllık dönemde Türkiye’deki büyüme ve canlılık ile TABA’nın enerji ve canlılığını açıkça görmek mümkün. Bugün öğleden sonra yeni üyelerimizi aramıza kattık, hepsini ayrı ayrı tebrik ettik ve bu akşam burada hep birlikteyiz. Bu da Türkiye ile ABD arasında mevcut bağların derinliğinin bir göstergesidir.

Gelecekteki yatırım ortaklıklığımız hakkında bir kaç kelime söylemek istiyorum. Dr. Erdem’in de söylediği gibi, yıllık ticaret hacmimiz 7 milyar Dolar, ABD’den Türkiye’ye gelen yatırım miktarı ise yıllık 3 milyar Dolar. Bu değerler çok anlamlı fakat yeterli değil. Bunu hepimiz biliyoruz. Yapılması gereken, özel sektördeki dostlarımızla bu önemli işbirliğinin ileriye nasıl taşıyacağının görüşülmesidir. Bu konudaki fikirlerimi 3 ay önce Başbakan Erdoğan’a da iletmiştim. Bu görüşmeleri İstanbul ve Ankara ziyaretlerim süresincede devam ettirmeyi planlıyorum.

Sizlerin de bildiği gibi, son dönemde Hindistan’ı, Çin’i, Peru’yu ve Kolombiya’yı ziyaret ettim, geçen hafta da Lüksemburg ve Bürüksel’de AB yetkilileri ile biraraya geldim. Fakat en önemli gördüğüm Ankara ve İstanbul’u en sona sakladım. Bütün bu ziyaretlerimde, ABD ile dostu olan diğer ülkeler arasında mevcut ilişkilerin daha ileriye götürülmesi konusunda özel sektörün oynadığı rolün önemini bir kez daha gördüm.

Yabancı sermaye konusunda, Hindistan’a yapılan yatırımlar yılda 1 milyar dolardır. Şu anda Hindistan’a yapılan yatırımların önemi Amerikan medyasında ve basınında yer almaktadır. Bana göre Türkiye bir Avrupa ülkesidir ve bu durumdan Avrupa ile bağlarını derinleştirerek faydalanmalıdır. Aynı zamanda bu işbirliğinin birlikte nasıl geliştirileceği konusunda birkaç şey söylemek istiyorum. Türkiye’ye yatırım çekmenin en iyi yolu, Türkiye’de yerleşik yabancı firma temsilcilerinin merkezlerindeki hissedarlar ve dostlarına Türkiye’deki yatırım ortamının çok olumlu olduğu yönünde verecekleri mesajlar ve raporlardır. Bunu Başbakan Erdoğan’a da ilettim. Yatırım ortamındaki deneyimler geçmişteki deneyimlerden gelmektedir.

Türkiye yabancı sermaye açısından cazip bir ülke haline gelmekte, Türk ekonomisine olan güven artmakta, yeni düzenlemeler başarıyla uygulanmakta, doğrudan yabancı sermaye, özelleştirme ve diğer yapısal reformlarda önemli ilerlemeler kaydedilmektedir. Türkiye’deki işgücü son derece yetenekli ve inanılmaz bir öğrenme kapasitesine sahiptir, iletişim ve taşımacılık altyapısı büyük bir ilerleme göstermiştir. Aynı zamanda Türk girişimiciler Dünya’da artan saygınlık kazanmıştır. Ancak Türkiye’de bazı eksiklikler de vardır. Dünya çapında yatırımcılar sunulacak bol ve ucuz işgücü kaynaklarınız bulunmamaktadır. Türkiye’de halen en iyi araziler devletin elindedir ve en iyi işçiler Devlet tarafından istihdam edilmektedir. Şirket yapılarınız birçok ABD’li firma için anlaşılmaz olmaya devam etmektedir, bunun bazı istisnaları da vardır. Dünya çapında rekabet edebilecek şirketiniz bulunmamaktadır. Müşterek yatırımlara girmek isteyen Türk işadamları, bu yöntem ABD’de tercih edilmediği için zorluklarla karşılaşmaktadır.

Türkiye’nin Washington tarafından bölge ülkeleri için model gibi gösterilmesi, Türkiye’nin komşularıyla olan ilişkilerini bozabilir ve mevcut reform sürecine zarar verebilir. Tabii ki AB’ye girmek çok önemli ve siyasi bir amaçtır. ABD her zaman bu konuda Türkiye’yi desteklememektedir. Fakat AB üyeliği bir panzehir değildir. Yunanistan yaklaşık 10 yıldır AB üyesidir ve ABD’den gelen yatırımları yıllık 45 milyar Doları aşmamaktadır. Dikkate alınması gereken konu, cevabın pek çok yönden kendi içinizde öz kaynaklarınızda olduğudur. Çözüm yollarından birisi, kapsamlı bir şekilde global şirketler kurma kapasitenizin arttırılmasıdır. Global tedarik zincirine doğru atılacak ilk adım bu noktadan geçmektedir. Bu durum girişimcilik riskinin arttırılmasını geretirmektedir. Eğer yabancıların Türkiye’de yatırım için risk almalarını istiyorsanız, öncelikle Türk işadamlarının kendilerinin örnek teşkil etmesi gerekmektedir. Örneğin Kore ve Japonya yıllardır bunu yapmaktadır.

Temelde de bazı iyileştirmeler gerekmektedir. Örneğin bir şirket kurma 24 saatten fazla sürmemeli, her değişen yasayı takip etmek ve vergi sistemini anlamak için bir avukatlar ordusu gerekmemelidir. Mahkeme kararları hızlı bir şekilde uygulanmalı. Yargıçlar bağımsız, iyi eğitimli olmalı ve tatminkar maaş almalıdır. Vergi sisteminin verimli ve doğru olması, fikri ve mülkiyet haklarının korunması ve bunun gibi önlemlerin alınarak uygulanması gerekmektedir. Bunların kontrolü Türkiye’nin kendi elindedir. Son 10 yılda kaydedilen ilerlemelere baktığımızda, Türkiye’nin sadece Ortadoğu pazarının değil dünya pazarının bir parçası haline geleceği kesindir. Bu salonda bulunan TABA üyelerinin hepsi gerekli deneyim, irade ve entellektüel kapasiteye sahiptir.

Bu güç dönemde Amerikalı olmak, özellikle emekli bir General olmak oldukça zor. Bu salonda hepiniz beni sıcak bir ortamda eski bir arkadaşınız olarak karşıladınız. Son 46 haftada Ortadoğu’da olanlar bizi üzmektedir. Bu konuda dostlarımızın desteğine ihtiyaç duymaktayız. Dostluğunuz için sizlere teşekkür ediyorum. Türkiye laik ve demokratik bir ülkedir ve verilebilecek bir örnek oluşturmaktadır. Herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.