Haberler

İş dünyasında bir çırpıda büyüyen şirketlerin yanı sıra bir de yavaş yavaş ama sağlam adımlarla büyüyen şirketler vardır. Büyük bir hızla büyüyen şirketlerin yıldızı hemen sönebilir. Ama adım adım ilerleyenleri sarsmak biraz zordur.

Mardinden Dünyaya Uzanan Bir Yol

Tarih: 1.01.2004
  Yazdır

Dr. Zeynel Abidin Erdem, Genel Yayın Yönetmenimiz Neşe Kocacık' a açıklamalarda bulundu.Mardinden Dünyaya Uzanan Bir Yol

PARLAMENTO: Mardin'den iş dünnyası ve İstanbul'a uzanan başarılı yaşam ve iş hayatınızı anlatır mısınız?

ERDEM: Mardin 7000 yıl zaman kuşağı içerisinde 7 dilin konuşulduğu, 7 dinin yaşandığı, 7 ayrı kültürün harmanlandığı kültürel kavşağı olma kimliği ile çeşitli uygarlıklara kucak açmış, değişik etnik grup ve mezheplere ev sahipliği yapmış bir dünya kentidir. Tarih ve kültür birliğinin, diller ve dinler saygınlığının yaşandığı bu tarih abidesinde 2.550.000 defa güneşin doğup battığı ve hala bu medeniyetin korunduğu bir Mezopotamya başkenti olarak bütün bu farklılıkları kabul etmiş, binlerce yıl hoşgörü, sevgi ve saygıyla bir arada yaşayan insanlarıyla dünyada eşi olmayan bir konumdadır. Mardin öyle bir şehirdir ki, Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Süryani, Yakubi, Keldani, Nesturi ve Yezidi gibi farklı dinler, başta Türk olmak üzere, Arap, Kürt, Ermeni, Türkmen, Çeçen gibi daha bir çok farklı etnik kökenli insanlar barış, kardeşlik ve toplumsal uzlaşma ile bir arada yaşar.

2003 yılı itibariyle, 1750 yıllık şeceresine göre Dr. Zeynel Abidin Erdem' in dedesi olan Hacı Abdülkerim Bey ve ailesi, Peygamber Efendimiz 'e (SAS) dayanmaktadır. İslami ölçülere saygı gösteren ve gerçekten de Peygamber soyundan olduğunu davranış biçimi ile kanıtlayan, Osmanlılar tarafından çok önem verilen bir aile. Zaman içerisinde mutasarraflık verilerek bölgede söz sahibi olmuşlardır." Mutasarraflık yapan, Zeynel Abidin Erdem' in yedi kuşak önceki dedelerinden Hacı Ali Bey'dir. Aile, Mardin'e, aslında yaklaşık 600 yıl önce Arap topraklarından gelip yerleşmiştir. İslami ve Mahmutki olarak bilinen, biri yerleşik, diğeri zaman içerisinde bölgeye yerleşen iki grup insan topluluğu arasındaki çatışmalar da hakem rolünü üstlenen aileye, sergilediği adil davranışlar vesilesi ile Osmanlı idaresi tarafından beylik unvanı da verilmişti:" Dedelerim yönetimindeki bölgede kapı kilitlemek yasaktı. Çünkü, kimse hırsızlık yapmaz, eğer yapan olursa da bir daha yapmaması için gereken imkanlar o kişilere sağlanırdı. Yöre halkına dikkat ederseniz, hudut bölgesinin dışında Mardin içerisinde anarşi yoktur. Yakın şehirlerde ideolojik hareketler olmuş, köklü ailelerin olduğu diğer yerlere hadiseler dışarıdan taşınmıştır. Mardinliler daima devlete sadıktırlar. Milli şuur, bayrak, din, ata, Allah bizde çok köklü ve güçlüdür." Mardin ve Savur'da ikamet eden bu köklü aile, zaman içerisinde ticaretin yanında, binlerce dönüm arazide yine binlerce kişi çalıştırarak tarımla da uğraşa gelir.

Bölgede 'erdemli' davranışları ile tanınan aile, cumhuriyet ilan edildikten bir süre sonra, Soyadı Kanunu yürürlüğe girdiğinde de Erdem soyadını alır. Ancak, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, o ana kadar Hacıbeyoğulları diye ün yapmış olan ailede, Zeynel Abidin Erdem' in de dedesi olan Hacı Abdülkerim Bey ve yedi kardeşlerine farklı farklı soyadları nasip olur:" Zamanın valisi soyadı dağıtırken, "sen çok erdemli kişisin" diyerekten Hacı Abdülkerim Bey'e Erdem soyadını veriyor. Diğer kardeşine Özbek (Nurettin), Öztürk (Halim,) Araş, Hacı bey ve Fidan vs. soyadını yakıştırıyor." Neticede ortaya farklı farklı soyadları olan bir aile tablosu çıkar. Hacı Abdülkerim Erdem' in yine bir seyyid ailesine mensup Hasibe Hanım'la evliliğinden doğan Hacı Mehmet Sait Erdem ise 1925'lerde başladığı ticaret hayatında Güneydoğu Bölgesi için birçok yeniliğe imza atan kişi olarak tanınır. Mardin'e ilk arabayı getirene (1927 yılında) Zeynel Abidin Erdem'in de babası olan Mehmet Sait Bey'dir mesela: "Fotoğraf makinesi, sinema, radyo ve benzeri yenilikleri Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne yayan ilk aileyiz. 1927'de baba; Savur, Cizre, Midyat, İdil, Gercüş ve Mardin'e arabayla gittiği zaman İnsanlar hoş geldin hediyesi olarak ot getirirlermiş, araba yesin diye. Yani insanlar o kadar bihaberler teknolojiden. Ayrıca vali bey, Mardin'e sinema emrediyor ve İstiklal adı altında yazlık sinema kuruluyor. Şehrin ileri gelenleri vali, belediye başkanı vs. orada. Sessiz sinema dönemi. Kovboy filmi oynatılıyor. Kovboyun bir tanesi perdeye doğru silah doğrultup ateş edeyim derken bizimkiler kendilerini dışarı atıyorlar. Dünya nereden nereye geldi. " Mehmet Sait Erdem, Sümerbank'ın ürettiği malların Mardin ve bölgesinde dağıtımı işiyle de ilgilenir. Anlayacağınız erdem ailesi, o zamanlarda da hali vakti yerinde bir ailedir: "Babamlar Midyat'ta da bir dükkân açmış ve Sümerbank mallarını dağıtıyorlar. Annemin babası da Midyat belediye reisi. Babam bir gün Midyat'a gidiyor, Hacı İbrahim'in evine misafir oluyor ve orada annemi görüp çok beğeniyor. Fakat onlar Midyat'tan Savur'a kız vermek istemiyorlar. Büyükannem dedeme baskın yapıp 'kızını istemeye geliyoruz' deyince dedem evden kaçıyor. Fakat iki aile arasında seyyid olma gibi bağlar aileleri birbirine yakınlaştırıyor, iş tatlıya bağlanıyor." Ve Mehmet Sait Erdem, Belkıs Menci Hanım'la ancak böyle evleniyorlar.

Çift, dördü erken vefat eden tam 13 çocuk getirir dünyaya. 15 Şubat 1944'te Savur' da doğan Zeynel Abidin, ikiz kardeşi Mehmet Nezih'le beraber çocuklar arasında (diğerleri Sahibe, Seniha, Veysi, Müzeyyen, Nezihe, Mualla ve Muazzez) dördüncü sırayı paylaşır: "Çocukluğum çok güzel bir ortamda geçti. Abdülhalim Bey, yani babamın amcasının evi çok güzel ve orijinal bir evdi. Topkapı Sarayı'ndaki işlemelerin benzeri işlemeler vardı orada. Yaklaşık 300 yıl önce yapılmış o evde kalorifer bile mevcuttu. Baca, iki sıralı duvar arasında dolaşarak üst kata çıkıyordu. Haremlik selamlık bölümleri, mahkemesi, okuma odaları ve sohbet odasıyla o ev hala duruyor.'' Haftanın üç günü, birer gün aralıkla, hakiminden kaymakamına kadar şehrin tüm ileri gelenlerinin toplandığı bu sohbet odasında, her türlü konu konuşulur, tartışılırdı: "Bu ortam, ailede, farklı seslerin çıkmasını engelleyici bir kültür birliği oluşturulurdu."Zeynel Abidin Erdem, bu irfan meclisinin yararını hayatı boyunca hep görür: "Üniversitede okurken arkadaşlarla basketbol oynuyoruz, üniversitenin genel sekreteri de seyrediyor. Beni çağırdı, bir keresinde, 'Sen nerelisin? Senin davranış biçimin sanki diğerlerinden farklı.' dedi. O sohbet ortamlarını anlatınca da 'Büyümüş de küçülmüş bir adamsın.'dedi. Bu tip hoş sohbetlerin bugün de gençler arasında yapılmasını arzu ederim.

1950-'li yılların hemen başlarından itibaren ilk, orta ve lise eğitimini Mungan, Saraçoğlu, Ensari ailelerinin çocukları ile birlikte alan Zeynel Abidin, lisede iken de duvar gazetesi çıkarır. Okul aktivitelerinde öncü bir öğrenci olan Erdem, belki de o 'sohbetlere' katılmasının etkisiyle, öğrenciler arasında adeta arabulucu görevi görür: "Okulda gruplaşma ve çatışmalar olunca yöneticiler beni çağırır, arabulucu olmamı isterdi. Bu yazıyı okuyan arkadaşlarım beni doğrulayacaktır." Bu aktifliğini o günlerde voleybol (lise takımının kaptanı) ve basketbola(üniversitede takım kaptanı) kanalize eder. Büyüdüğü çevrenin özelliğinden dolayı 4-5 dil konuşan Zeynel Abidin Erdem, Türkçe'yi ise 6 yaşında öğrenir. Kışın -20 derecede ve çok zor şartlarda, yetersiz ya da branşı olmayan öğretmenlerle okumaya çalışan Erdem, bu durumundan o zamanlar eksiklik duyar ve kendisini çok çalışarak telafi ederek yetiştirmeye çalışır.

1963- Yetersiz eğitim ortamında hiç sınıfta kalmadan üniversite yıllarına gelebilme başarısını gösteren Erdem, 1963 yılında girdiği üniversite sınavından o zamanın en yüksek puanlarından birini alır. Atalarının, Osmanlı zamanında, bölgenin lider ailelerinden olması henüz lise öğrencisi, olan Zeynel Abidin 'de siyasi alanda bir merak uyandırır: "Dedem beylik yapmış, Osmanlı'dan evvel yöneticiyiz, Osmanlı'da da sonuna kadar yönetici olduk. Onun için lise yıllarında siyasal bilgilere gireceğimi, Türkiye'de siyasi bir otorite olacağım ve Türkiye'yi yöneteceğimi düşünürdüm." Büyük bir hevesle girdiği Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni 3 ay gibi kısa bir süre okuyan Erdem, burayı kendince çok klasik ve yaratıcı bir tarafı olmadığı mazeretiyle bırakır ve asıl idealindeki ve o dönemin en popüler mesleklerinden biri olan Kimya Mühendisliğini seçer. Bunun için İstanbul'a gelir. Aslında büyük metropollerde okuma hayali ile yasayan Erdem, bu hayalini buralara gidemese de "Ankara'dan daha iyidir" gibi bir avunmayla İstanbul'da gerçekleştirir. 1970 yılında Yıldız Üniversitesi Kimya Fakültesi'nden mezun olur. Sınai İnorganik Kimya Kürsüsü’nde bir sürü asistanlık ve hemen ardından da İstanbul Üniversitesi'nde İşletme Doktora Programını tamamlar. Böylece isminin önüne bir unvan eklenir. Dr. Zeynel Abidin Erdem.

1965- Aynı yıl iş hayatına da adımını atar. Birkaç arkadaşı ile birlikte (bir tanesi Refik Kocaltan'ın oğlu Oğuz Kocaltan' dır) önce tekstil alanında çalışır. Babasının iki çift lafı da kulağında küpedir: "Sana iki tane tavsiyem var. Hiçbir hileye karışma ve faize bulaşma." Babasının tavsiyesi ve aldığı aile terbiyesi neticesinde olacak, İstanbul’un belirli yerlerine dağıtımını yaptığı, zamanın tanınmış tekstil firmasından aldığı balyaların içinden fazla çıkanları firmanın patronuna götürür. "Bir gün bir balya içinde 300 tane fazla mal geldi, alın parasını dediğimizde şaşırdılar. Firmanın sahibi bizim bu davranışımızdan çok etkilendi. Önceleri İstanbul piyasasına satılanı kısmen alırken, bir müddet sonra İstanbul'a yapılan dağıtımın tamamını, daha sonra da Anadolu'ya yapılan dağıtımın tümünü bana verdi. Zaman içinde elimden tuttu ve beni boya fabrikasının sahiplerine götürdü. Bu sefer kimyevi madde de satmaya başladık."

Dr. Erdem, ticaret adına iş görüşmeleri yaparken sıklıkla karşılaştığı soruları bertaraf etmek adına, şirketin adını Genel Pazarlama anlamına gelen Gen-Pa koyar. Irak'tan Kanada'ya kadar uluslararası alanda ticaret yapan ve o zamanlar Irak'a 121 çeşit ürün ihraç eden Gen-Pa, bir zaman sonra Irak'ın viktifiye ve altyapı ihtiyaçlarının %10'unu tek başına karşılar hale gelir. Yurtdışındaki ofisleriyle dikkati çeken Gen-Pa bir aile şirketidir. Hiçbir zaman ortaklıktan yana olmayan Dr. Erdem her zaman kendi hür iradesiyle kararlar alan bir felsefe izler.Mardinden Dünyaya Uzanan Bir Yol

1970- Zeynel Abidin Erdem, üniversitelerdeki siyasi hareketliliğin en yüksek olduğu dönemde, bir yandan tahsiline de devam eder. Üniversitede öğrenci derneği başkanlığı yapan Erdem, o gün yer aldığı safını bugün de değiştirmemiştir. Yıldız Üniversitesi Kimya Bölümü'nden Yalını Erez, Aydın'dan millet vekil olmuş Halit Dikmen, Edip Yağcı, Fevzi Pakkan, İbrahim Demir ve birçok başka tanınmış kişi çıkaran bir sınıfta okuyarak, buradan 1970 yılında mezun olan Erdem, ardından 1972-74 yılları arasında İstanbul Kimya Mühendisleri Odası başkanlığı. 1973-76 yılları arasında da Sınai Anorganik kimya Kürsüsü'nde asistanlık yapar. Yine 1973'te Kimsan İş ve İşçi Sendikası genel başkanlığını yürütür. Ülkü Ocakları'ndaki görevinin dışında, ifa ettiği Adalet Partisi Gençlik Kolları başkanlığı ise onun için, ilerleyen yıllarda Turgut Sunalp'la birlikte hareket edeceği MDP' de Zeynel Abidin Erdem' e tecrübe katan bir deneme olarak kalır.

1974- Zeynel Abidin Erdem İstanbul Halıcıoğlu'ndaki Levazım Okulu'nda 32. Dönem Yedek Subay olarak askerliğini yapmış, geriye çok güzel dostluklar ve anılar kalmıştır.

1978- Üniversite ile iş hayatını birlikte götüren Dr. Zeynel Abidin Erdem, Genpa olarak sıçramayı lise üniversiteyi de bitirdiği 1970 yılından başlayarak 1978 yılına kadarki süreç içerisinde yapar: "1970'lerde Türkiye bir dalgalanma geçirdi. Döviz yok. o yok, bu yok. İnsanlar ellerinde evrak olsun diye faturalı ve pahalıya mal alıyorlardı. İşte biz orada çok ciddi bir sıçrama yaptık. Çünkü kurallara göre ithal ediyorduk ve kurallara göre satıyorduk. Bu 8 sene içerisinde Genpa bin misli büyüdü. "Ericsson, Alcatel, Nokia, Siemens, ve Sony'nin temsilciliklerini yapan Genpa ve beş yıl öne kurulan Erdem Holding, ikinci bir sıçramayı ise yıllar sonra GSM ile yapacaktır.

PARLAMENTO: Sultan II. Abdülhamit'in Mühürlerini satın alarak Topkapı Müzesi'ne bağışlamanız nasıl oldu?

ERDEM: Sultan 2. Abdülhamid'in şahsi eşyalarının yanı sıra 33 yıl kullandığı devlet mühürleri, 7 Nisan 1998'de Paris'te düzenlenen bir açık arttırmada satın aldık. Böylece 700. kuruluş yıldönümünü kutlayan Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihi mirasına sahip çıkma konusunda Türkiye bir büyük sınav kazanmıştır. Mühürler 24 Nisan 1998'de yapılan bir törenle Topkapı Müzesinde sergilenmek üzere hediye edilmiştir. Kültür Bakanı İstemihan Talay, Mühürlerin Türkiye'ye getirilmesini "güzellikleri ortaya çıkaran ve devamı gelecek bir kıvılcım olarak nitelendirmiştir. Kültür Bakanı Talay: "Erdem Kardeşler, Atatürk Cumhuriyeti'nin yetiştirdiği kuşakların, iş hayatının değerli öncüleri olarak sadece ekonomik, sadece ticari olaylarda değil, aynı zamanda tarihin derinliklerine uzanan kültürel varlıklarımızla, tarihi geçmişimizle de yakından ilgilenerek böyle güzel ve görkemli bir olayın yaratılmasında büyük rol oynadılar" şeklinde konuşmuştur. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel şahsımıza özel bir mektup göndererek Erdem ailesini kutlamıştır.

PARLAMENTO: Şimdiye değin aldığınız ödüller nelerdir?

ERDEM: Genpa ve Erdem Holding olarak telekomünikasyon alanında her yıl çeşitli ödüllere layık görüldük. Ayrıca reklam alanında "Kristal Elma" almaya hak kazandık. En son olarak 2003 Yılının Kablosuz İletişim Çözüm Sağlayıcısı ödülünü hak ettik.

Şahsıma ise biri Sudan Cumhuriyeti, diğeri İspanyol'dan olmak üzere 2 defa Devlet Onur Nişanları layık görülmüştür. 6 Kasım 1999 tarihinde Sudan Fahri Başkonsolosluğuna atandım. 29 Haziran 2000 tarihinde, Sudan Cumhuriyeti'nde düzenlenen Devlet Töreni ile "LEGI0N OF HONOR" Yüksek Devlet Onur Nişanına" layık görüldüm.

13 Aralık 2002 tarihinde ise; DEIK Türk-İspanyol iş Konseyi Başkanı olmam sıfatıyla, iki ülke arasındaki işbirliği ve dostluk ilişkilerinin geliştirilmesine yaptığım katkılar nedeniyle, İspanya Kralı Ekselans Juan Carlos I tarafından, Commander of the Order of the Spanish Civil Merit, İspanya Kraliyeti Liyakat Nişanı'na layık görüldüm.

1989 yılında, Türkiye ile İspanya arasındaki ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkileri geliştirmek ve güçlendirmek için Turgut Özal tarafından kurulan DEİK Türk-İspanyol İş Konseyi, başkanlığımdan günümüze dek birçok önemli başarıya imza attı. Türkiye ve İspanya arasındaki ticari ve mali işbirliklerinin yanı sıra, Türkiye'nin AB' e tam üyeliği konusunda da önemli hamleler başlatan konsey, aynı zamanda Türkiye'nin, İspanya'nın en büyük 7. ticaret ortağı olmasında da büyük rol oynadı. Son yıllarda İspanyol şirketlerin, Türkiye'deki yatırımlarının ciddi bir biçimde artmasında da pay sahibi olan DEİK Türk-İspanyol İş Konseyi, başta imalat sektörü olmak üzere birçok sektörde güçlü işbirliklerinin gerçekleştirilmesini sağlamıştır.Mardinden Dünyaya Uzanan Bir Yol

PARLAMENTO: Holdinginiz hangi alanlarda faaliyet göstermektedir?

ERDEM: Erdem Holding, başta telekomünikasyon olmak üzere, inşaat, enerji, turizm, sigorta, dış ticaret ve bilişim alanlarında faaliyet göstermektedir. Başta Motorola gibi telekomünikasyon ve yüksek teknoloji ürünlerini içeren markaların genel distribütörlüğünü yapmaktayız. Ayrıca Cabot, Ascom, Total, Hoffman, Petronas Mitco, Alligator gibi dünyaca tanınmış, ve kabul gören isimlerin Türkiye Temsilcisi olarak faaliyet göstermekteyiz.

Türkiye ekonomisi son yıllarda dinamik, yenilikçi ve atılımcı bir süreç yaşamaktadır. Ekonominin, çeşitli sektörlerdeki dünya standartlarında üretim kuruluş sayısı, giderek çoğalmaktadır. Erdem Holding, günümüzde ürün ve hizmette toplam kaliteye verdiği önem ve tüketiciye yönelik yüksek sorumluluk bilinciyle, ülkemiz ekonomisi de yaşanan dinamik, yenilikçi ve atılıma yaklaşımın öncülerindendir.

Erdem Holding, genişleyen üretim portföyünün yanı sıra birçok ulusal ve uluslararası kuruluşun temsilciliğini de başarıyla yürütmekte ve kurulduğu günden bu yana, ülke ekonomisine yaptığı katkılardan ve uluslararası başarılarından dolayı gurur duymaktadır. İşbirliği içinde olduğu kuruluşların her birinin, kendi alanında dünyanın önde gelen kuruluşları arasında yer alması, kuruluşun üzerinde hassasiyetle durduğu bir konudur.

Bu yaklaşım, Erdem Holding'in ülke ekonomisine en çağdaş teknoloji ürünlerini kazandırma, en iyi hizmeti sunma duyarlığından kaynaklanmaktadır. Grubun temel faaliyet prensipleri arasında yer alan, uluslararası standartlarda üretim ve hizmet anlayışı, 37 yıllık birikimiyle kazandığı başarıları geleceğe taşıyacak ve yeni başarılarla güçlendirecek olan en önemli faktördür. Grup, büyüme stratejisinin zeminini, yeni atılımların yeni yatırımlarla olanaklı olduğu gerçeğine dayanmaktadır.

Esas olan, ülke ekonomisine ve insanına saygılı hizmet anlayışıdır. Bu anlayış geçmişte olduğu gibi, gelecekte de Erdem Holding' i yeni başarılar ve temel faktör olacaktır.

PARLAMENTO: Türkiye ekonomisinin bugün ve geleceği hakkında neler söyleyeceksiniz?

ERDEM: Türkiye, tarihinin en önemli ekonomik krizi ile 2 sene önce karşı karşıya kaldı. Tüm dünya bu krizin ardından büyük sosyal patlamalar beklerken, Türk insanının inançları, gelenekleri ve çalışına azmi sayesinde ayakta kaldığını gördü. Geriye dönüp baktığımızda ise zorlukların bizi bugün daha güçlü bir yapıya kavuşturduğunu görüyoruz. Bu krizin aşılmasında bize destek veren tek dost ülke ise Amerika Birleşik Devletleriydi.

3 Kasım seçimlerinin ardından ise Türkiye şiddetle ihtiyaç duyduğu siyasi istikrara kavuştu. Bugün Avrupa Birliğine tam üyelik sürecinde tüm dünyayı şaşırtan ve takdirini toplayarak yapılan reformların hızla hayata geçirildiğini görüyoruz.

Hükümetimiz, Türk Halkının ihtiyaçlarına hızlı cevap veren, genç, dinamik ve yeniliklere açık bir çalışma içersindedir. Bu inanç ve kararlılık ile önümüzde aşılamayacak engel olmadığını artık çok iyi biliyoruz. Türk Halkının hak etmiş olduğu gurur ve özgüvenin tekrar kazandırıldığını iftiharla izliyoruz.

11 Eylül 2001'de dünyanın şahit olduğu en trajik olay cereyan etti. Dünyada yıllarca terörle mücadele etmiş bir ülke olarak, ABD'nin terörizme açtığı savaşta ilk günden itibaren yanında olduk, terörizmi birlikte lanetledik. Türkiye, laik ve demokratik yapısıyla bir uygarlık ve büyük rol oynamıştır. Yeni dünya düzeninde sosyal, kültürel ve stratejik amaçları ortak olan ülkeler arasında kendiliğinden ittifaklar oluşmaktadır. Türkiye ile ABD arasındaki dünya şartlarında daha da güçleneceğine inancımız tamdır.Mardinden Dünyaya Uzanan Bir Yol

PARLAMENTO:Önemli Mesajlarımız Nelerdir?

ERDEM: Ortadoğu'da çok derin bir siyasal ve toplumsal deprem yaşanıyor. Bölgede istikrarın bir an önce sağlanması ise tüm dünya ülkeleri için çok büyük bir önem arz ediyor. Komşularımızın ekonomik ve siyasi düzeni ne kadar çabuk tesis edilirse, biz de çok yakın bir gelecekte Avrupa Birliği üyesi bir Türkiye olarak insanlarımıza daha aydınlık bir gelecek sunabiliriz. Türkiye, sahip olduğu potansiyel ve yabancı sermaye katkısı ile:

1- Enerji yatırımlarını tamamlayabilir. konvansiyon el enerji üretim teknolojisini düşünmemeliyiz. 
2- Telekomünikasyon yatırımları da geri kalmıştır. Bizler telekomu sattırmayız derken kablolu telekomünikasyonun yerine mobil telefon teknolojisi geçmektedir. 
3- Ülkemizde ulaşımın büyük ağırlığını karayolları taşımaktadır. En kısa zaman da demiryollarının yaygınlaştırılması ve modernizasyonu gereklidir. Tüm bu konular yatırım gerektirir. Fakat zaman kaybetmemek şarttır. Gecikmeden bu önemli projeleri bitirmeliyiz. 
- Yalnız bunun için Türkiye'nin de değişmesine ihtiyacı vardır. - Türkiye 21. yüzyılda sermayenin yabancısı yerlisi olmadığını anlamalı. Amerika da dahil Uluslararası Sermaye olmadan hiçbir ülkenin kalkınamadığını bilmelidir. Çünkü Uluslararası sermaye teknoloji üretmekte, pazar yaratmakla ve yetiştirmektedir. 
- Direkt sermaye yatırımlarının dövizle borçlanmaktan daha iyi olduğu anlamalıyız. 
- Yatırımcıların aylarca, yıllarca bürokrasiyle boğuşmayacağını bilmeliyiz. 

Devletlerin Uluslararası anlaşmalara güvenilirlik koşulu olduğunu da görmeliyiz. İhalelerde şeffaflığı sağlamalıyız. Ama, yap-işlet yöntemiyle işi özel teşebbüse bırakmanın daha ucuz, daha çabuk ve daha kaliteli sonuç getireceğini de unutmamalıyız.

Bunları başarıp güçlü bir Türkiye yaratırsak Avrupa Birliğine de gireriz. Geçmiş yıllarda Türkiye'ye Macaristan, Bulgaristan. Polonya kadar Yabancı Sermaye çekebilseydik, terör dahil yaşadığımız sıkıntıların çoğunu tanıyamayacaktır bile.

Dr. ZEYNEL ABIDIN ERDEM KİMDİR?

15 Şubat 1944 tarihinde Mardin’in Savur ilçesinde doğdu. 1970 yılında Yıldız teknik Üniversitesi Kimya Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, 1973-1976 yıllarında Sınai anorganik Kimya Kürsüsü’nde asistanlık yaptı. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde doktora programını tamamladı. 1972-1974 yıllarında İstanbul Kimya Mühendisleri Odası Başkanı, 1973'te Kimsan iş ve İşçi Sendikası Genel Başkanlığını yürüttü. 1983 yılında MDPJI Teşkilatı kurucusu ve İl Başkanı olarak görev aldı.

1965 yılında iş hayatına başlayan Dr. Erdem, halen Erdem Holding A.Ş. GenPa Genel Pazarlama A.Ş., Ertel Erdem Telekomünikasyon A.Ş., Erdem Bilgisayar A.Ş., Erdem Petrol Limited CO., İstanbul Atatürk Havalimanı Serbest Bölge ERMEKS-ER Mümessillik Dış Tic. A.Ş., Erdem Sigorta ve Aracılık Hizmetleri A.Ş., Erdem Golf işletmecilik ve Turizm, Ticaret Sanayi A.Ş., Erdem Emi Harita Bilgi İşlem, inşaat ve Taşımacılık San. Ltd. Şti' nin Yönetim Kurulu Başkanlıklarını yürütmektedir. TMMMOB üyesi, İstanbul Kimya Mühendisleri Odası ve Türk Kimya Vakfı Üyesi, MAR-EV Mardinli iş Adamları Derneği Yönetmenler Kurulu Başkanı, Yüzyıl Işıl Okulları Vakfı Kurucusu ve Mütevelli Heyeti üyeliği görevleri ile de sosyal çalışmalarına devam etmektedir. Ocak 2002 itibariyle George Washington Üniversitesi, Global Advisory Board üyeliğine seçilmiştir. 

13 Aralık 2002 tarihinde Dr.Zeynel Abidin Erdem, ispanya Kralı Juan Carlos l tarafından "Commander of the Order of Spanish Civil Meril" Nişanına layık görülmüştür. Sportmen bir kişiliğe sahip olan Dr. Erdem, basketbol ve voleybol gibi takım sporları ile ilgilenmekte, tenis ve golf oynamaktadır. Yelken Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi, National Golf Club Şeref Üyesi, Türkiye Golf Federasyonu 2. Başkanı, Klasis Golf Klubü Üyesi olarak spor camiasında da aktif olarak görev almaktadır. Dr. Zeynel Abidin Erdem evli ve 2 çocuk babasıdır.

Yorumla