Haberler

İş dünyasında bir çırpıda büyüyen şirketlerin yanı sıra bir de yavaş yavaş ama sağlam adımlarla büyüyen şirketler vardır. Büyük bir hızla büyüyen şirketlerin yıldızı hemen sönebilir. Ama adım adım ilerleyenleri sarsmak biraz zordur.

Dr. Zeynel Abidin ERDEM, Star Gazetesinde yer alan 18 Kasım tarihli makalesinde Yaser Arafat'ın ardından yeni Ortadoğu portresini değerlendirdi.

Tarih: 18.11.2004
  Yazdır

 

DR. ZEYNEL ABİDİN ERDEM -zaerdem@erdem.com.tr

18 KASIM 2004 – STAR GAZETESİ MAKALESİ

ARAFAT’IN ARDINDAN YENİ ORTADOĞU PORTRESİ

40 yılı aşkın süredir Orta Doğu'da siyasetin seyrini belirleyen başlıca isimler arasında olan, özerk topraklarda güvenlik başta olmak üzere pek çok önemli yetkiyi elinde tutan, Yaser Arafat’ın bir kurtuluş savaşçısı olarak başlayan ve Filistin Devleti’nin başkanı olarak devam eden uzun hayat serüveni sona erdi.

Son zamanlarda tüm kontrolleri elinde tutan ABD ‘ye ve AB ülkelerinin tamamına dahi liderliğini mutlak olarak kabul ettirip sonuçlandıran Yaser Arafat, daha sonraları İsrail’in aşındırma ve yoketme politikası ile fonksiyonunu yitirmiş ve bir sembol durumuna gelmiştir. Zaman zaman da kendi topraklarından sürülme tehditleri ve esir bırakılma süreçlerinin ardından 3 yıl 10 ay gibi bir süre hiç karargahından çıkmama şanssızlığını maalesef yaşamıştır.

Silahsız örgütlerin üzerine giderek bir nesli tüketemezsiniz.

Filistin Kurtuluş Örgütünün geçmişte Türkiye’ye uzun bir süre yakın duruşu ülkemizdeki eylemleri körüklemiş, zaman zaman Filistinlilerin kendi topraklarının bağımsızlığı için şehit olmaları ve oradaki insanların taşıdıkları düşüncelerin Türk gençlerine de zararı olduğu görülmüştür. Ancak bu tip grupların; karşı durduğunu zannettiğiniz kuvvetler ile iktidarların da arkadan desteklediği ve verem aşısı gibi bünyede bulunması gereken örgütler şeklinde kullanıldığı aşikardır. Filistin’de bir dram yaşanmaktadır. Bugünden sonra yetkiler, tarihte hep bir damla kan işareti anılacak ve arkasında barut izi bırakıp gelerek bu bölgedeki sorunu çözme görevini üstlenen güç sahibi İsrail lideri Ariel Şaron ile Yaser Arafat’ın vekillerine kalmıştır. Bugüne kadar Yaser Arafat’ı sistemin önünde bir engel gibi kabul edenler, barış, insan hak ve özgürlüklerini, yaşam hakkını ellerinden mutlak alma hedefine kilitlenmiş şekilde hareket ettiler. İnsan öldürerek ve silahsız örgütlerin üzerine giderek bir nesli tüketmiş bir toplum göremezsiniz. Ancak bu arada da terör eylemleri yaparak masum insanlara saldırı düzenleyen kişilerin de yaşam haklarının devam ettiği görülmemiştir.

Irak’ta seçimler yapılırsa bir konsensüse varılabilir.

Filistin davası ile özdeşleştirilen Arafat'ın ölümü ardından farklı gruplar arasında bir iktidar kavgası yaşanması ve boşluk oluşmasından da endişe ediliyor. Ancak geçtiğimiz hafta Gazze'de bir araya gelen Hamas ve İslami Cihad'ın da aralarında olduğu 13 grup, birlik mesajı vererek bu söylentileri dağıtmaya çalıştı. Bugün Filistin’e yönelik eylemlerin Ortadoğu coğrafyası üzerindeki başka ülkelere yavaş yavaş taşındığı işaretleri görülüyor ise de bunların geçici olacağını herkesin bilmesi gerekmektedir. Irak’lıları sindirmeye yönelik devam etmekte olan terör eylemlerinin, burada seçim yapıldığı ve hükümet kurulduğu takdirde azalacağı ve bir konsensüse varılacağı aşikardır. Ancak bu ihtimaller içersinde dış kaynakla beslenen bazı grupların daha da aşırı ve şiddeti artan eylemler yapma amaçları da vardır. Karşı yeni projeler geliştirilerek bu çabalar çürütülmelidir.

İsrail’in barış için çaba göstermesini bekliyoruz.

Arafat'ın ölümüyle boşalan Filistin Yönetimi Başkanlığı'na vekaleten getirilen Meclis Başkanı Ruhi Fettuh, şu anda Arafat'ın yetkilerinden bir kısmını kullanan Başbakan Ahmed Kurey , Arafat'ın 40 yıldır lideri olduğu Filistin Kurtuluş Örgütü'nün başkanlığına seçilen eski başbakan Mahmud Abbas ve Arafat'ın kurucusu ve lideri olduğu El Fetih Örgütü'nün başkanlığına seçilen Faruk Kaddumi’nin önümüzdeki aylarda alacağı kararlar Filistin için barış, kardeşlik ve yaşama özgürlüğünün kazanılması için olumlu işaretler olabilir. Geçmişten bu yana Filistin Halk Kurtuluş Örgütü ile Filistin’in bağımsızlığı için çalışan bu kişiler ile görüşmelerin başlatılması ve İsrail’in de barış istiyorsa başka mazeretler arkasına sığınmadan huzur, güven ve vatandaşının yaşam tehlikesinin ortadan kaldırılması için çaba göstermesini bekliyoruz.

Silahtan arışmış bir barış heyeti sorunların çözümüne talip olmalıdır.

Geçmiş tarihimizi inceleyecek olursak, barış kararlarının, insan hak ve özgürlüklerinin adaletli olarak her iki tarafa da teslim edilmesi felsefesi üzerine kurulduğunu görürüz. Basit bir dille ifade edecek olursak sistemin dengesi olan ABD ‘nin, evleri, malları ve yaşam hakları ellerinden alınmış Filistinlilere sahip çıkmasını, İsrail’i de ikna ederek Ortadoğu’da barış bayrağını adaletle savunan güç olmasını bekliyoruz. ABD ‘nin silahtan uzaklaşmış bir barış heyeti ile sorunların çözümüne talip olması gerekmektedir. Ancak bu şekilde bütün dünyanın huzur duyacağı bir yeni yaşamın, yeni Filistin’in ve yeni Ortadoğu’nun geleceği aydınlanabilir.

Saygılarımla,

Dr. Zeynel Abidin ERDEM

 

 

Yorumla