Haberler

İş dünyasında bir çırpıda büyüyen şirketlerin yanı sıra bir de yavaş yavaş ama sağlam adımlarla büyüyen şirketler vardır. Büyük bir hızla büyüyen şirketlerin yıldızı hemen sönebilir. Ama adım adım ilerleyenleri sarsmak biraz zordur.

Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer'in Bu Ziyaret Kararı Fevkalade İsabetli Olmuştur Ve Yarar Getirecektir

Tarih: 10.04.2005
  Yazdır

 

ERDEM HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI DR. ZEYNEL ABİDİN ERDEM’İN 10 NİSAN 2005 TARİHLİ STAR GAZETESİ MAKALESİ

 

Cumhurbaşkanımızın Suriye Ziyareti

Suriye'nin, Lübnan'dan asker çekmesi için ortak cephe oluşturan ABD ve AB büyütecinde yakından takip edildiği çok açıktır. Yaşanan son sıcak gelişmeler neticesinde aşamalı olarak Türkiye’nin de Suriye ile ilişkileri ve Ortadoğu krizi ile ilişkilendirilmeye çalışıldığı ve bu konunun içine çekilmek istendiğini görüyoruz. Ancak Ortadoğu konusundaki politikamız çok açık ve net. Asla karışık hesaplar ve kriz yaratacak tarzda değil, tam tersi. Vurgulayarak söylemek gerekirse Türkiye, stratejik ortağı ve müttefiki ABD ile işbirliği yaparak Orta Doğu’daki dengelerin aleyhinde gerçekleşecek akımları önleme misyon ve gücüne sahiptir, bu konudaki kararlılığını da her fırsatta belirtmiştir.

Bazıları Ortadoğu barışına Türkiye Cumhuriyeti’nin katkısını talep ederken, farklı düşünen birtakım gruplar da bizi uzakta tutmak için ayrı bir gayret içindedirler. Bu gibi yaklaşımlar, fikirler, beklentiler hepsi yanlıştır. Türkiye’den kimse şüphe etme pompalamamalıdır. Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer’in bu ziyaret kararı fevkalade isabetli olmuştur ve yarar getirecektir. Hatta Sayın Suriye Cumhurbaşkanı ile konunun eksik kalmış tüm detaylarını karşılıklı konuşma fırsatı yaratan hayırlı bir ziyaret olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı bu ziyaretten vazgeçmediğini görünce rahat bir nefes almıştım. Zira Türkiye büyük bir devlettir ve en etkili Demokrat ve Laik Cumhuriyet değeri yaşayan tek Müslüman ülkedir.

Objektif bir değerlendirme yaparsak İran, Irak, Suriye ve Ürdün gibi yelpazesinden çok farklı bir konumdayız. Bu grup içindeki ülkelerden biri değiliz, olamayız da. Muasır medeniyetleri hedefleyen demokrasi yolculuğumuzda hızla ilerleyen, gayrısafi yıllık geliri ve kalkınma hızı ile örnek bir ülkeyiz.

Bu durumda eğer Ankara, Cumhurbaşkanlığı düzeyinde, belki de tarihinin en ağır sorununu yaşadığı Şam'a karşı herşeyi göze alarak bir diyalog yolunu yeğliyorsa, bu ABD için de, AB için de, BM için de iyi değerlendirilmesi gereken bir olanaktır. Washington'un bu değerlendirmeyi yapacak stratejistleri vardır. Uzlaşma, anlaşma, orta yol bulma, dengeleme ve sonuca ulaşma, geleceği daha iyi şekillendirme için yapılan girişimlerin sonuçsuz kalması mümkün değildir. Nitekim bu, Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer'in Şam ziyaretinden sonra daha iyi anlaşılacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın Suriye'yi ziyaret etmesinin bir soruna değil, gerçek, mantıklı ve kalıcı bir çözüme katkı sağlayacağı görülecektir.

 

On Yıl Önce – On Yıl Sonra

On yıla yakın bir zaman önce ATV’de Sabah Programı’nda Murat Atıl ile Türkiye, İran ve Kuzey Irak ilişkilerini konuşuyoruz. Bölgedeki gelişmeleri farklı boyutlarıyla değerlendiriyoruz. İthalat, ihracat ve nakliye konusunda yaşanan sorunları irdeliyor, çözüm için ise siyasi platformda destek gerektiğinin altını çiziyoruz.

Murat Atıl, Barzani ve Talabani hakkındaki kanaatimi soruyor. Bir tespit yapıyorum. Türkiye’nin, bu bölgedeki hareket tarzını başından beri beğenmediğimi, daha ciddi bir eylem ve uygulamalar ile kontrolü baştan sağlamamızı ve çok aktif, akıllı ve uyanık olmamız gerektiğini vurguluyorum,alternatif önerilerimi sıralıyorum. Özellikle ABD ‘nin bu bölge ve diğer nüfus alanlarındaki hareket tarzı biraz farklı ve karışık geliyor bana. Onu anlatıyorum. Talabani’nin böyle devam ederse 10 yıl sonra Irak Cumhurbaşkanı olabileceğini söylüyorum. O gün Türkiye’yi öven bu gücün bir gün farklı bir konumda olacağını anlatıyorum. Hatta Cengiz Candar‘ın 8 nisan günü tekrar yayınlanan ve o gün çok gündemde olan tespitlerini hatırlıyorum. O tarihte “aramızda sağlam bir dostluk var” dediği Talabani için: “Hareketli, oldukça zeki, ilişkilerinde başarılı, kaypak denecek kadar kıvrak” olabileceğini söylüyordu. Programdan çıktım. Konuşmalarımızı biraz da hayretle dinleyen kişiler soruyor: “Böyle bir şey olabilir mi? “ O sırada yakın dostum, değer verdiğim bir bakanımız beni arıyor. Programı seyretmiş. “Fikirlerine ve tespitlerine aynen iştirak ediyorum” dedi. Beni arayan Sayın Bakan İmren Aykut idi. Bugün kendisiyle bir kez daha konuştuk. Herşey nasıl başladıysa o plana göre sürdürüldü ve sonuçlandırıldı. Hatırlatmakta yarar var.

 

 

Yorumla