Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 10 gün içinde üç büyük devlet başkanı ile resmi görüşmeler yaptı. Çok önemli mesajlar verdi ve bir o kadar da önemli mesajlar aldı. Bu ziyaretlere bizzat katılmak bana bir Türk vatandaşı olarak büyük onur verdi.
Başbakan Sayın Recep Tayip Erdoğan’ı, devleti yöneten tüm kurumlar ile uyum içinde çalışarak, başarılı icraatlar ve istikrarlı politikalar izleyerek, Türkiye’nin uluslararası itibarını her bakımdan en üst seviyeye çıkardığı için kutluyorum.
14 Ocak tarihinde Başbakan Erdoğan İspanya‘yı ziyaret etti. “Medeniyetler İttifakı Dostluk Grubu” adıyla 80 ülke, 30 sivil toplum örgütü ve uluslararası kuruluşlardan 350 kişinin katıldığı forumun ev sahipliğini İspanya Başbakanı Zapatero yaptı.
İspanya Başbakanı’nın mesajı şöyleydi:
"Barış içinde yaşamak isteyen çoğunluğu harekete geçirme peşindeyiz. Farklılıklar arasında köprüler inşa etmeliyiz."
Başbakan Erdoğan aynı gün İspanya Kralı Juan Carlos ile bir görüşme yaptı. Kral Carlos’un mesajı şöyleydi:
“Sizinle tanışmayı çok istiyordum. Türkiye’ye davet ettiğiniz için çok memnun oldum. Geleceğim.”
21 Ocak: Sudan, tarihinde ilk defa Türkiye’ye Devlet Başkanı düzeyinde bir ziyaret gerçekleştirdi. Sudan Cumhurbaşkanı Sayın Ömer Hasan Ahmed El Beşir, Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül tarafından Ankara’da ağırlandı. Ertesi gün Sudan heyeti ile birlikte İstanbul’da Türk işadamları ile toplantı yaptı.
Sudan Cumhurbaşkanı El Beşir’in mesajı şöyleydi:
''Söz veriyoruz, biz Türk yatırımlarına özel ilgi göstereceğiz. Türkiye yedi ülkeyle sınırdaş. Sudanlı işadamları sadece Türkiye'ye varmak değil, Türkiye üzerinden Avrupa ve diğer pazarlara da geçişi sağlamak istiyor''
23 Ocak tarihinde Yunanistan Başbakanı 49 yıl aradan sonra Türkiye’yi ziyaret etti. Anıtkabir ziyareti sırasında Aslanlı Yol'dan yürüyen Karamanlis, Atatürk'ün mozolesine çelenk koydu ve bir dakikalık saygı duruşunda bulundu.
Yunanistan Başbakanı Karamanlis’in mesajı şöyleydi:
"Türkiye’nin AB üyeliği Avrupa kıtasına güç katacaktır."
Bu mesajlar Türkiye için çok önemlidir. Politik, stratejik, ekonomik ve kültürel olarak değerlendirildiğinde hem Türkiye’ye hem dünya ülkelerine direkt ulaşan mesajlar olması bakımından da büyük önem taşıyor.
Bugün Türkiye’nin gerek ABD ve gerekse Avrupa ülkeleri nezdinde itibarı çok yüksektir. Ortadoğu ülkeleri ise giderek artan bir eğilim ile Türkiye’yi İslam dünyasının sözcüsü ve Batı ülkeleri ile uzlaşma sağlayan bir danışma makamı olarak görmektedir. Türk Cumhuriyetleri uzun yıllardan beri bizi her bakımdan kendilerinebir model ve örnek olarak alıp bunu gururla dile getirmektedir.
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetimiz,istikrar ve uyum içinde çalışarak Türkiye’nin dünya politikasında söz sahibi olmasını sağlamışlardır. Bizler işadamları ve ülkesini seven bireyler olarak üzerimize düşen görev ve sorumluluğu bilerek hareket ediyoruz. Hükümetimize elimizden geldiğince destek oluyoruz, istihdam yaratıyoruz, vergimizi ödüyoruz, sivil toplum kuruluşlarındaki görevlerimizi eksiksiz yapıyoruz, ülkemizi yurtdışında en iyi şekilde temsil ediyoruz.
Türkiye bu aşamada ulusal birlik ve beraberlik düşüncesini en kuvvetli şekilde korumak zorundadır. Biz ancak ulusal birliğimizi koruduğumuz ve yaşattığımız sürece, bizi biz yapan etnik ve kültürel zenginliğimize her şart altında sahip çıktığımız sürece güçlüyüz. Aleviler, Kürtler, Süryaniler, Museviler, Çerkezler, Lazlar, Abazalar, Boşnaklar, Ermeniler, Araplar, Bulgarlar… Türkiye’de yaşayan, Türk olmakla gurur duyan insanlar ülkemizi geleceğe taşıyacaktır. Unutmayalım…