Haberler

İş dünyasında bir çırpıda büyüyen şirketlerin yanı sıra bir de yavaş yavaş ama sağlam adımlarla büyüyen şirketler vardır. Büyük bir hızla büyüyen şirketlerin yıldızı hemen sönebilir. Ama adım adım ilerleyenleri sarsmak biraz zordur.

Muhafazakâr Sermaye Kültür ve Sanata Neden Mesafeli?

Tarih: 31.10.2009
  Yazdır

 

Muhafazakâr Sermaye Kültür ve Sanata Neden Mesafeli?

Sanırım Zamana İhtiyaç Var

“Türk İş dünyasındaki dostlarımıza da her zaman bu konuları teşvik edecek şekilde sohbetlerimiz ve telkinlerimiz oluyor. Müzik, film festivali deyince ya da uluslararası sergi deyince neden muhafazakar kimliği ile tanınan şirketler akla gelmiyor? Sanırım bu bir süreç ve biraz daha zamana ihtiyaç duyuluyor olabilir. Birkaç olumlu adım ve küçük projeler ile başlanıp yol alınabilir. Önemli olan sinema, resim, müzik ve diğer alanlarda ülkemize hizmet etmek için fırsat yaratmaktır. Sakıp Sabancı’nın bizlere güzel bir miras olarak bıraktığı “Altın Harfler Sergisi” geçen yıl itibarıyla İspanya’nın iki ayrı kentinde sergilendi ve büyük ilgi gördü. Osmanlı kültürü, sanatı ve edebiyatına olan ilgiyi sadece muhafazakar kesimle sınırlamak mümkün değildir. Bugün dünyada ses getiren bir projedir.”

Muhafazakâr Sermaye Kültür ve Sanata Neden Mesafeli?

Ekrem Dumanlı'nın geçen hafta Cumartesi ekinde yazdığı "Muhafazakâr kesimde derin boşluk: Kültür-sanat" başlıklı yazısına, muhataplarından ve kültür-sanat alanında eser veren sanatçılardan cevap geldi.

Asya Bank Genel Müdürü Ünal Kabaca, 'Kriterlerimize uyan çok projenin olmadığını belirtmem gerekir." derken, Boydak Holding CEO'su Memduh Boydak, "Bugüne kadar hem eğitim alanına ve sosyal projelere eğitim yaptık, bundan sonra kültür-sanata daha fazla yatırım yapmamız kaçınılmaz oldu." diyerek özeleştiri yapıyor. Lezzo Gıda Genel Müdürü Erol Yarar'ın konuyu bakış açısı daha farklı. İmaj için sanata yatırım yapan şirketleri, Batılı bir tavır benimsedikleri için samimi bulmuyor. MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Varol ise, uluslararası fuarlarda açtıkları sanat sergilerini gelenek haline getirmekten bahsediyor. Neden bugüne kadar kültür-sanata ilgi gösterilmediğine ya da yatırım yapılmadığına dair en güzel örneği aslında Türk müziği sanatçısı Ruhi Ayangil'in Ülker'le yaşadığı sponsorluk meselesi en iyi şekilde özetliyor. Salı günü başlayacak olan "Tanpınar Edebiyat Festivali"nin de konuyla yakın bir ilişkisi var. Festival aslında martta yapılacaktı ancak sponsor bulunamadığı için ertelendi. Festival sahibi Nermin Mollaoğlu diyor ki, "Açıkçası muhafazakar sermaye sahiplerini aramak aklımıza gelmedi, çünkü onları bu yönleriyle hiç meydanlarda görmüyoruz." Böyle bir festivale sponsor olan şirketin kazanacağı prestij ve sanatçıya yapacağı destek ötelenmeye değer mi? Osmanlı'nın son hattatı Hamit Aytaç'ın son yıllarını geçirdiği Sirkeci'deki 40 metrekarelik atölyesini 'Hattat Hamit Aytaç Hat Atölyesi'ne dönüştürmek muhafazakar sermaye sahibine yakışmaz mıydı? Emin Barın'ın geçen yıl satışa çıkan tüm hat koleksiyonundan hangi muhafazakar iş adamının haber var? Sanatçıların da, iş adamlarının da bu konuda söyleyecekleri çok fazlaydı. Ancak buraya hepsini almamız mümkün olmadı. Görüşlerin tam metnini zaman.com.tr'den okuyabilirsiniz. s.ozarslan@zaman.com.tr

Zeynel Abidin Erdem/Gen-Pa Holding Yönetim Kurulu Başkanı:

Kültüre, sanata ve edebiyata olan ilgiyi muhafazakar kesimle sınırlamak mümkün değildir Türk kültür ve sanatına da katkılarımız her zaman olmuştur. Erdem Ailesi Sultan II. Abdülhamit'in kullandığı Osmanlı İmparatorluğu'nun resmi damgası "Mühr-ü Humayun"u 7 Nisan 1998'de Paris'te düzenlenen bir açık arttırmada satın alarak Türkiye'ye kazandırmıştı. Böyle bir hatıranın Paris'te bir yabancının edinmesi bizim için hoş karşılanmıyordu. Abdülhamit Han'ın bildiğiniz gibi 38 yıl 7 ay 11 gün hizmetleri sırasında kullandığı mühürleri satılıyordu ailesi tarafından. O mühürlerin bir 3. veya 4. şahıslara ulaşmaması için kültür bakanlığı ciddi bir atak yaptı ve satın almak istedi. Fakat o anda imkanlar yetmedi. Yunan asıllı Fransız bir şahsın adına katılan bir hanımefendi bu Han'ımızın mühürlerini ve geçmişimizi içeren tarihe damga vurmuş bu mühürleri almak istedi. Değerli Tarih yazarımız Murat Bardakçı'nın bizleri haberdar etmesi ve yönlendirmesi ile Kardeşim Nezih Erdem bir girişim yaparak açık arttırmaya daha evvel soktuğu Abdulhamit Han'ın yeğeni ve akrabalarıyla müzayedeyi sürdürmeye devam etti ve sonuçta Allah bu ülkeye hizmet etmiş yüce sultanların sonuncusu olan Abdulhamit han hazretlerinin tarihe bası yapmış mühürlerini nasip etti. Onları da getirdik Türk halkına ait olan bu eserleri Türk halkına Topkapı sarayında göstermek ve sergilenmek üzere ebedi bir hatıra olsun diye hediye ettik.

"Ebristanbul" sergisi de aynı şekilde 2003 yılında Washington DC'de sergilenirken tarafımdan satın alınarak İstanbul'a getirildi. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinden bir gün önce gördüğü rüyadan ilham alınarak yaratılan bu eserler İstanbul'un farklı dinlere ve kültürlere sahip mozaiğini çok güzel yansıtmaktadır. 118 parçadan oluşan bu sergi Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde 3 hafta süreyle sergilendi. Anadolu'dan gruplar halinde sadece bu sergi için gelenler oldu. Özellikle yabancı ziyaretçilerin büyük ilgisini çekti. 2004 Haziran ayında Kültür Bakanı Sayın Atilla Koç makamında ziyaret edilerek, Erdem Ailesi tarafından yine Topkapı Sarayı'na hediye edildi. Daha sonra TBMM Başkanı Köksal Toptan'a gelen bir talep üzerine Amman Sanat Müzesi'nde 2 hafta süreyle sergilendi. Geçmişten günümüze yol alırken kaybolmaya yüz tutan özgün Türk Sanatlarını güçlendirip teşvik etmek ve dünyanın her yerinde tanınmasını sağlamanın Türk sanat ve kültürüne büyük bir hizmet olacağına inancım sonsuzdur.

Yorumla