Bu yıl 14 Mart’ta İstanbul’da yapılan Değişim Liderleri Zirvesi’nde Ortadoğu’da yaşanan sıcak gelişmeler değerlendirilirken ülkemizin rolü ve bugün alınan sonuçların sinyalleri verilmişti. Türkiye kendisinden beklenen dünya siyasetine yön verme görevini kararlılıkla uyguluyor.
Bu konudaki görüşlerimi yazılı ve görsel basında zaman zaman açıklıyorum. Burada bir kez daha sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Bir ülkenin coğrafyası, komşuluğu ve stratejik çıkarları tayin ederken, tarihi de, müttefiklerini, hasımlarını ve ihtiraslarını işaret eder.
Rusya, Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya çevremizle çok yakından ilgileniyor. 100 yıl önce bu ülkeler vardı, bugün yine onlar var. Günümüzde bu ekibe dev ekonomisi ve siyasi gücü ile Çin de eklendi. 100 yıl önce, Türkiye'ye 'hasta adam' diyorlardı, şimdi 'Avrasya'nın parlayan yıldızı bir Türkiye var' yorumunda bulunuyorlar.
100 YIL SONRA TARİHTEKİ YERİMİZİ YENİDEN ELDE EDİYORUZ
Bugün Ortadoğu coğrafyasında tarihin tekerrür ettiği bir süreç yaşanıyor. Türkiye'nin neredeyse 100 yıldır içinde bulunduğu sessizlik ve çaresizlik denizinden kafasını kaldırması, sesini duyurması, olayları yönlendirmeye başlamasını anlatan bir süreçtir bu.
Düşünün; 100 yıl önce, Suriye'ye, Lübnan'a çöken, sömürge yapan bir Fransa vardı. Bugün Başbakan Erdoğan'ın, "Suriye bizim içişleri meselemizdir" demesinin tarihi damarlarına dikkat etmemiz gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti, 1960 yılından beri Avrupalı olmak için çabaladıktan sonra, 2010'larda Avrasya'nın kaplanı olarak yeniden tarih sahnesine çıkıyor.
Geleceğini artık Avrupa'da görmüyor. 100 yıl sonra tarihteki yerimizi yeniden elde ediyoruz.
Büyüyen Türkiye, diğer Müslüman ülkelere "ayna" olarak yoluna emin adımlarla devam ediyor. Türkiye, AB'ye büyük önem verdi ama gelinen nokta ortada.
Bu aşamada başka argümanlarımız devreye giriyor. Mezopotamya Birliği, Asya Birliği ve İslam Birliği argümanı önümüzde.
İSLAM BİRLİĞİNİN GÖZÜ TÜRKİYE’DE
İslam Birliği'nin genel sekreterliğini Türkiye yapıyor. Bu bir işarettir. Bu bir kabul işaretidir.
Orta Asya Birliği çok önemlidir. 5 Türk Cumhuriyeti'yle beraber Türkiye'nin bölgesel hâkimiyetini oluşturacak bir ekonomik ortaklığın şemsiyesini rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal hazırladı, Başbakan Erdoğan ise adım adım ve kararlı bir şekilde yoluna devam ediyor.
ORTADOĞU’DA TAŞLAR YERİNDEN OYNADI
Arap baharını Türkiye etkileme ve yönlendirme şansına sahiptir. Bugün güçlü devletlerin ulaşmaya çalıştıkları ve savaş verdikleri enerji kaynaklarının coğrafi alanlarının içerisinde Türk Cumhuriyetleri ve Müslüman ülkeler var. Tarihi bağlarımız olan büyük bir bölgenin içerisinde Türkiye'nin olması, ağabeylik ve liderlik yapmış olması inanılmaz bir güç kaynağına ulaşılması demektir.
Bölgesel güç olarak muasır medeniyetler seviyesine koşan Türkiye'nin bu şekilde söz sahibi olması halinde çevremizde dengeler değişecektir.
Ortadoğu’da şekil alan bu yeni dengede, Amerika'nın rolü, Türkiye'nin rolüyle paralel bir çizgi izlemektedir.
Başbakan Sayın Erdoğan ‘ın “Suriye bizim içişlerimizdir” sözü, 100 yıl sonra kafasını kaldıran bir Türkiye'nin yeniden tarih yazmaya başlaması özelliğindedir.