Haberler

İş dünyasında bir çırpıda büyüyen şirketlerin yanı sıra bir de yavaş yavaş ama sağlam adımlarla büyüyen şirketler vardır. Büyük bir hızla büyüyen şirketlerin yıldızı hemen sönebilir. Ama adım adım ilerleyenleri sarsmak biraz zordur.

Bir iş adamının dünyası

Tarih: 30.01.2013
  Yazdır

Herhangi bir ilâve yapmadan, özetlemekte fayda var. “Gençlik ve Spor dergisi”ne konuşan (sayı: 13 Ocak 2013) Erdem’in kulaklara küpe tesbitlerini şöylece özetlemek mümkün:

 
* Ailem 1925 yılından itibaren ticaret hayatının içerisinde yer aldı. Babam Hacı Mehmet Sait Erdem, Sümerbank’ın ürettiği malların Mardin ve bölgesinde dağıtım işiyle de ilgileniyordu. Dolayısıyla küçük yaşlardan beri ticaret hayatının içerisindeyim.
 
* Mardin’de 7 ayrı dil konuşulur, 7 ayrı dinden insanlar iki sokak arayla kardeşçe yaşar. Düğünler, bayramlar, cenazeler hep birlikte paylaşılır. 
 
* Biz Mardin’e gönül vermiş bir aileyiz. Doğduğum şehri ihmal etmiyor, her yıl en az 4-5 defa çeşitli vesilelerle Mardin’i ziyaret ediyor, şehirdeki her değişikliği yakinen takip ediyorum. 
 
* Kalıcı olan sadece eğitimdir. İleride milletin ve devletin değer yargılarını yükseltecek bir kurumdur. Bu sebeple eğitime yatırım yapıyorum. 
 
* Bugüne kadar ülkem adına yararlı bir şey yapabildiysem bu benim gururumdur, aileme bırakacağım en güzel mirastır. Bu ülke hepimizin, hep birlikte sahip çıkarsak çocuklarımız özgür ve mutlu yaşar. 
 
* Her yaptığım işi detayıyla not ettiğim kâğıtlarım vardı. Bu özelliğimin hayatımın her alanındaki başarılarıma olumlu etkisi oldu. 
 
* Hiçbir başarı tesadüf değildir. Unutmamak lâzım; duâ etmek, azimli olmak, çok çalışmak, emek vermek her işin başıdır. Ve ben inançlarım, prensiplerim doğrultusunda hayatıma şekil verdim.
 
* Tecrübelerimden öğrendim ki ticaret hayatında kâr ve zarar kardeştir. Her işe sadece kâr etmek için başlanırsa çok çabuk pes edilir. 
 
* Hayatım boyunca hak etmediğim kazancı hedeflemedim. Geniş ve uzun soluklu düşündüm, eğitim ve bilginin en büyük güç olduğuna inandım ve memleketimi unutmadım, köklerimden kopmadım.
Çünkü bayrağını ve toprağını koruyamayan, ailesini de koruyamaz. 
 
* Babamın bana tek öğüdü: “Harama bulaşma, faize karışma yeter. Başaramadığın takdirde gel tekrar sermaye vereyim, yine iş yapmaya çalış. Ama doğruluktan ayrılma” olmuştur.
 
* Allah insanlara sabrı büyük bir lütuf olarak bağışlamıştır. Ben de başıma gelen sıkıntılarda hep sabretmeye çalıştım. İşsizlik ile tembelliği birbirine karıştırmadım. İşi bulduğum zaman sabırla devam ettim. Helâl kazancı hedefledim. Ancak hak edilmiş bir emeğin karşılığı size bereket ve kazanç olarak geri döner. 
 
* Çok genç yaşlardan beri sabah 06.00’da kalkarım. Saat 19.30’a kadar çalışmalarımı sürdürürüm. 
 
* Babam her zaman “Kazancınızı taçlandırın, hayrat yapın” öğüdünde bulunurdu. Kimse ölürken cüzdanı ile gitmez. Orada bu dünyada yaptığımız her şeyin karşılığını cennet veya cehennem olarak göreceğiz. Biz de dinimizin gereklerinde; insan sevgisi, saygı ve merhamet nasıl tavsiye ediliyorsa öyle davranıyoruz. İnşaallah karşılığını da öbür dünyada alacağız. 
 
* Babamın ve annemin öğütlerine bugüne kadar harfiyen, sorgusuz sualsiz hep uydum ve hep kazandım. Tecrübe, bilgi, deneyim ve bunların paylaşımı hazine kadar değerlidir. Ailesine, köklerine, kimliğine sahip çıkmak insanı her zaman daha güçlü yapar. 
 
* Ailemizin en büyük hazinemiz olduğunu söylemişlerdi. Bu düşünce ile büyüdüm. İnsanlar için mutlu bir aile hayatı her şeyden önce gelmelidir. Başarılarımın kaynağının da huzurlu ve mutlu bir aile olduğunu çok iyi biliyorum. 
 
* Sürgün döneminde bütün varlığımıza el konuldu. Çok duçar olduk, ağır sıkıntılar ve yokluk çektik. Fakat Mardin halkı bize sahip çıktı. Mallarımızın haraç-mezat, bir liraya satışa çıkarıldığı dönemde Mardin’in asil zenginleri, ağaları, köylüleri birleşti ve mallarımızı satın almadı. Adeta bir “sükût eylemi” gerçekleştirdiler.
 
* 1960 yılında yaşadığımız sıkıntılar bizde kaldı. Çünkü ailemiz böyle emir buyurdular. “Siz bunları gelecek nesillere intikal ettirmeyeceksiniz. Çünkü biz bu milletin kurucuları ve tamamlayıcılarıyız. Biz Seyyidiz; biz fitne, ayrılık, kavga tohumu ekemeyiz. Devletimiz bizim tek vatanımız, en büyük kurtuluş alanımızdır. Millet ise bizim daima içinde olduğumuz, bizi tamamlayan bir unsurdur.”
 
* Gençler, sizler bizim aydınlık geleceğimizin teminatısınız. Azimli olun, hiçbir şey sizi yolunuzdan çevirmesin. Gençlik enerjinizi, geleceğinizi şimdiden imar etmek için hayırlı işlerde kullanın. Doğruluktan vazgeçmeyin, ailenizin duâsını alın. Nasip herkese sabah erken güneşle dağıtılır. İnsanın niyeti ve çabaları o nasibin artmasını sağlar. (Gençlik ve Spor dergisi, sayı: 13 Ocak 2013)
 
 
Faruk ÇAKIR - 30.01.2013 - Yeni Asya
 

Yorumla