Haberler

İş dünyasında bir çırpıda büyüyen şirketlerin yanı sıra bir de yavaş yavaş ama sağlam adımlarla büyüyen şirketler vardır. Büyük bir hızla büyüyen şirketlerin yıldızı hemen sönebilir. Ama adım adım ilerleyenleri sarsmak biraz zordur.

Vergi, faiz, mafya üçgeni - Faruk Çakır - 25.04.2013 - Yeni Asya Gazetesi

Tarih: 25.04.2013
  Yazdır

Ekonomik kriz bütün ülkeleri etkilerken, Türkiye’yi idare edenler “Biz az etkilendik” ya da “Hiç etkilenmedik” diye ilânat yaptı. Bazı komşu ülkeler hükmen iflâs ederken, böyle bir krizden etkilenmemek elbette mümkün değil. En az zararla bu krizi geride bırakmak herkesin temennisi. 

 

Tabiî ki ekonomi politikalarında sıkıntılı noktalar var. Meselâ, yıllardan beri verginin adil toplanamadığı; toplanan vergilerin de âdil bir şekilde paylaşılamadığı konuşulur. Bu tesbite itiraz eden hiç kimse de çıkmaz. Gerek sanayici ve gerekse siyasetçiler, vergide adalet olmadığını, ‘az kazanandan çok, çok kazanandan az vergi alındığı’ noktasında hemfikirler. Hükümet programlarında bile bu noktaya dikkat çekilir ve “Biz çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alacağız” diye vaadlerde bulunulur. Bütün bu tartışmalar, sistemde bir problemin var olduğunun ve devam ettiğinin de ilânıdır.

Bir başka sıkıntı da faiz konusunda yaşanıyor. Faiz, ekonomi için intihardır; ama bu gerçek göz ardı edilir. Sanki faizsiz bir sistemin mümkün olmadığı millete dayatılır. Oysa bazı sanayici ve iş adamları faize bulaşmadıklarını ve çok da iyi ettiklerini, büyüdüklerini ve işlerinin yolunda gittiğini zaman zaman ifade ediyorlar. [İki misâl verelim: 1- Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu: “Banka düşünmedim. İnancıma ters. Faizi sevmiyorum.” (Milliyet, 19 Ekim 2008). 2- Erdem Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Zeynel Abidin Erdem: “Babamın bana tek öğüdü: ‘Harama bulaşma, faize karışma yeter. Başaramadığın takdirde gel tekrar sermaye vereyim, yine iş yapmaya çalış. Ama doğruluktan ayrılma’ olmuştur.” (Yeni Asya, 30 Ocak 2013 tarihli yazımız) Bu vesile ile iş adamlarımızı tebrik ederken, böyle düşünenlerin sayısının her geçen gün artması için de duacı olalım...]
 
Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Başkanı Ali Yücelen de iş dünyasının karşı karşıya olduğu başka bir probleme dikkat çekip şöyle demiş: “Türkiye Ekonomisi uzun süredir bir vade kıskacında. Özellikle büyük şirketler mafya gibi çalışıyor. KOBİ’den ürünü alıyorlar, 6 ay, 9 ay sonrasında o da belki ödeme yapıyorlar.”
 
Belki bazı “büyük şirketler” bu ifadeden rahatsız olacaklar, ama hakikat payını da görmek lâzım. Elbette toptancılıkla bütün şirketleri aynı torbaya koymak haksızlık olur, ama ortadaki sıkıntıyı da görmek lâzım. Burada da ifade edildiği üzere bazı büyük şirketler, küçük şirketlerin çalışması üzerinden para kazanmanın peşinde. Kendileri peşin paraya ya da bir iki aylık vadelerle ürünlerini satarken KOBİ dediğimiz küçük ve orta boy şirketlerden çok daha uzun vade ile mal alıyorlar. KOBİ’ler, “Bu kadar uzun vade ile mal/ hizmet satamayız” dese, hemen “Piyasada yüzlerce firma var, ihtiyacımızı oradan karşılarız” diyerek ölüm ile sıtma arasında tercihe zorluyorlar. 
 
Büyük firmalar dinlense, onlar da mutlaka kendilerini haklı çıkartacak açıklamalar yapabilirler. Hiç- bir gerekçe ileri süremese, “Piyasa böyle. Benim rakiplerim de böyle yapıyor. Ben de böyle yapmasam ayakta kalamam, rekabet edemem” diyeceklerdir. 
 
O halde, tek başına “büyük firmalar”ı suçlamak ya da KOBİ’leri savunmak bizi çözüme götürmez. “Sistem”in tam ve adaletle çalışması lâzım. Büyük firma büyüklüğünü bilecek, KOBİ de kobiliğini... Piyasada var olmalarının birbirine bağlı olduğunu bilecekler ve birbirlerini ölüme mahkûm eden hal ve hareketler içerisine girmeyecekler.
 
“İyi de bu dediğin ticarette olmaz. Büyük balık küçük balığı yutar ve yutmalı” diyenler varsa yanlışta ısrar ediyorlar demektir. Herkesin, mevcut imkânları paylaştığı, alın teriyle çalışanların kazandığı günler hiç olmadı mı? Geçmişte olduysa, günümüzde ve gelecekte niçin olmasın? “Ben siftahımı yaptım, komşum da siftah yapsın” diyen esnaf ve sanatkârlar bu memlekette yaşadığına göre o ruhu canlandırmak en iyi yol.
Ekonomik sistemi; adaletsiz vergi, faiz ve mafyalaşmış uygulamalardan kurtarmak lâzım, vesselâm...
 

Kaynak: Faruk Çakır - Yeni Asya Gazetesi 

Yorumla