Haberler

İş dünyasında bir çırpıda büyüyen şirketlerin yanı sıra bir de yavaş yavaş ama sağlam adımlarla büyüyen şirketler vardır. Büyük bir hızla büyüyen şirketlerin yıldızı hemen sönebilir. Ama adım adım ilerleyenleri sarsmak biraz zordur.

Başkan Clinton Ziyareti ve Türkiye

Tarih: 1.01.2002
  Yazdır

Başkan Clinton Ziyareti ve Türkiye

Son iki ayda Türk Amerikan İşadamları Derneği olarak oldukça yoğun günler geçirdik. Önce Amerikan Ticaret ODALARI Başkanı Thomas DONOHUE ziyareti, sonra Dışişleri Bakanımız İsmail CEM, TOBB Başkanı Rıfat HİSARCIKLIOĞLU ve TÜSİAD Başkanı Tuncay OZILHAN'ın konuk konuşmacı olarak katıldıkları Başarılı İşadamları Ödül Töreni, arkasından TABA tarihinin belki en büyük başarısı olarak, ABD 42. Başkanı William Jefferson CLINTON'ın Başbakan Yardımcısı Mesut YILMAZ ile beraber konuk konuşmacı olarak Derneğimizin Çırağan Sarayı'nda düzenlediği akşam yemeğine katılması unutulmayacak anılarımız arasında yer aldı. Bu olaylar arasında beni en fazla etkileyen, Başkan CLINTON'ın kişiliği ve konuşmasından not aldığım önemli noktalar oldu. Bir dünya liderinin sözlerini kendi tecrübelerime göre yorumladım ve ülkemizin şartlarına göre değerlendirdim.

Gelişmiş ülkelerde yapılan bir araştırmaya göre 1985 yıllarında C.E.O. (Yürütme Kurulu Başkanı) ortalama yaşı 56 imiş. 2000 yılı ortalaması ise 46 olarak saptanmış. 

Hemen aklıma son senelerin en başarılı devlet adamları geliyor. İşte Vladimir PUTIN. Rusya'da eski devlet Başkanı YELTSIN'den görevi aldığı sıralarda 40 yaşlarının ortasında. Ülkenin son derece kötüleyen ekonomik ve politik imajını iki senede tamamen değiştiren adam. İngiltere'de Tony BLAIR. İşçi Partisi'ne iki dönem üst üste seçim kazandıran Avrupa'nın en saygın sol lideri. Gelecek seçimde 56 yaşıma giriyorum "aday olmayacağım" diyor. Sonuncusu Bill CLINTON 46 yaşında ABD Başkanı olmuş. 54 yaşında ise politikadan emekliye ayrılmış. Başkan Clinton Ziyareti ve TürkiyeAmerikan tarihinin en başarılı başkanı. Sekiz yıllık başkanlık dönemine neler sığdırmış. 

Amerika'da 14 milyon yeni iş yaratılmış, işsizlik oranı en düşük seviyesine inmiş. Başkanlığının son iki yılında devlet bütçesi ilk kez fazlalık vermiş. Amerika'nın milli geliri 7,5 trilyon dolardan 10 trilyon dolara, fert başına milli gelir de 35.000 dolara yükselmiş.. Amerika'ya giren yıllık yabancı sermaye 280 milyar dolara çıkmış. Sağlık ve eğitim hizmetleri görülmemiş düzeyde iyileşmiş. 21. yüzyıla damgasını vuracak insan ırkının gen haritası planlanandan üç yıl önce çıkarılmış. Yukarıdaki örneklerde ilginç benzerlikler var. Başarı ve gençlik. Ulusal kalkınma ve devletin gençleştirilmesi. Peki ama neden böyle oluyor? Tecrübe önemli değil mi? 

Bu sorunun cevabı 21. asırda "hayır". Çünkü yeni çağda değişim yeterli değil. Değişime en hızlı adapte olabilmek önemli. Bilgisayar teknolojisini en iyi kullanabilen, eskimiş üretim teknolojilerini en çabuk atan, yerine yeni teknolojileri en hızlı ikame edebilen, uluslar başarılı olacak. Bu çağda biraz bekleyelim de netice ne olacak gördükten sonra karar verelim lüksü yok insanların. İşte burada Bili CLINTON Türkiye için çok önemli mesajlar veriyor ve diyor ki; Geçmişin olayları geleceğinizi ipotek altına almasın. Amerika ve Rusya daha 20 yıl evvel, dünyada iki ayrı kutup oluşturuyorken bugün Afganistan'da, Orta Asya enerji kaynaklarının nakliyesinde, NATO savunması ile ilgili pek çok konuda işbirliği yapabiliyorlar.

- Aynı şekilde Almanya ve Fransa asırlar boyu birbirleriyle savaş etmişken Avrupa Birliği içinde dost oluyorlar.

- Amerika NAFTA Anlaşması'nı imzaladığı, Dünya Ticaret Örgütü'nde Serbest Ticareti desteklediği zamanlarda, beni Amerika'da ağır bir şekilde eleştirdiler. Ucuz Meksika işçisi Amerika'yı dolduracak, işsizlik artacak dediler. Ama beklenenlerin tam tersi gerçekleşti. 

- Çünkü 21. yüzyılda insanlar ve ülkeler birbirlerine çok fazla bağımlı olacaklardır. Küreselleşmenin asıl manası da bağımlılıktır.

-Türkiye de komşularıyla özellikle Yunanistan ile sorunlarını çözmelidir. 

- Avrupa Birliği ile entegrasyon Türkiye için son derece önemlidir. Bunun için Kopenhag kriterlerine süratle uyum sağlamalısınız. Ben Amerika Başkanı olarak, Avrupa Birliği'nin sizi aday göstermesi için çok çalıştım. Çünkü şuna inanıyorum ki Türkiye'nin Avrupa'ya ihtiyacı olduğu kadar, Avrupa'nın da Türkiye'ye ihtiyacı vardır. Bugün kurulmuş veya kurulacak hiçbir Avrupa ordusu Avrupa'nın güvenliğini sağlayamaz. Bu işi en iyi Türk ordusu yapabilir.

Başkan Clinton Ziyareti ve Türkiye- Eğer içinde bulunduğumuz çağda insanların birbirini anlayacağı ve seveceği, terör ve bağnazlığın mağlup edileceği bir dünya istiyorsak Türkiye'siz olmaz bu. Çünkü Türkiye Batı ile Doğu, İslamiyet ile diğer dinler arasında bir köprüdür. Çünkü Türkiye insanların refah ve özgürlük umuduyla, fakirlik ve bölücülük tehlikesi arasındaki geçittir. Çünkü Türkiye insanların ırk ve cins ayırımı yapılmadan muamele göreceği hoşgörü düzeninin, bağnazlığın insanlara nefes aldırmayacağı cehennem düzenine galip geleceği mücadele alanıdır.

- Ama Türkiye tüm bu olanaklara Avrupa uyum yasalarına hızla uyum sağlarsa kavuşabilecektir. Diyebilirim ki 21. yüzyılın ne yönde oluşacağı Türkiye'nin bu sene içinde vereceği karara bağlıdır.

-İddia ederim ki Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olması, Türk Amerikan ilişkilerine de ivme kazandıracaktır." Bu sözler bir dünya liderine ama diğer taraftan da büyük Türk dostuna aittir. CLINTON ülkesindeki büyük başarıları yanında Türk Amerikan ilişkilerinde de bir çok ilke imza atmıştır.

- İlk defa bir Amerikan lideri, Başkan olur olmaz önemli sorunlar olarak saptadığı 6 maddelik gündeminin bir maddesini Türkiye'nin desteklenmesi olarak saptamıştır.

- Büyük Millet Meclisi'nde konuşma yapan ilk Amerikan Başkanıdır.

- Türkiye'de beş gün kalarak ülkemizde en fazla kalan Devlet Başkanı rekorunu kırmıştır.

- Avrupa aksini savunurken PKK'nın terör örgütü olduğunu tüm dünyaya haykırmıştır.

- Avrupa ülkelerine Türkiye'nin Birliğe aday ülke gösterilmesi için baskı yapmıştır. Tüm politikacılarımıza, basın yayın kuruluşları ve sivil toplum örgüt liderlerine sesleniyorum ve hepinizden bu sesi tanıdıklarınıza da duyurmanızı rica ediyorum. Dünya lideri bir Türk dostunun sözlerine kulak verelim. Türkiye'yi yeni çağın lider ülkesi olma yolundan saptırmayalım. Bu konudaki bazı yanılgılara kapılmayalım. Şunu bilmeliyiz ki "İslam Ortak Pazarı" veya "Türk Dünyası Ortak Pazarı" gibi kavramlar Avrupa Birliği'ne alternatif olamaz ancak tamamlayıcı olabilir. Dünya üzerindeki 54 islam ülkesinin -tabii ki buraya Türk Dünyası da dahil- toplam milli geliri, 2000 yılında 1,5 trilyon dolardı. Buna mukabil 15 Avrupa Birliği Başkan Clinton Ziyareti ve Türkiyeülkesi 7.9 trilyon dolar gelir elde ettiler. Kıyas kabul eder mi bu ölçüler? On beş yıl uygulamadığımız idamın, ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrilmesi yerine idam kalkmayacak demek, Avrupa Birliği'nin feda edileceği bir konu mudur? Uydular kanalıyla dünyanın her yerine yayın yapılırken, yayın yasağında inat ederek çağdaş dünyaya komik olmuyor muyuz? Dünyanın hangi zengin ülkesinde azınlık hakları tanındı diye o ülke parçalanmıştır. Belçika'da iki dil ve farklı ulus, isviçre'de üç hatta dört etnik kökenli halk yok mudur? Bu soruyu tersine çevirirsek dünyanın hangi fakir ülkesinde aynı ırktan dahi olsalar, toplumu barış içinde bir arada tutmak mümkün olmuştur. Avrupa Birliği tercihi aslında fakirlik ve zenginlik arasındaki seçim değil midir? Yazıma iki yanılgıya daha değinerek son vermek istiyorum. Bazıları diyor ki ne yapsak Avrupa Birliği'ne almazlar bizi. ABD Başkanı da diyor ki siz Kopenhag Kriterleri'ne uyum sağlayın da üye olunuz. Bazıları acaba diyor, beklesek de görsek mi? Ama bu sırada komşumuz Yunanistan yirmi senede fert başına milli gelirini Türkiye'nin dört katına çıkartıyor. 21 yüzyılda tren ve uçakların çok daha hızlı hareket ettiğini görmüyor, bilmiyor musunuz? 

Yorumla