Haberler

İş dünyasında bir çırpıda büyüyen şirketlerin yanı sıra bir de yavaş yavaş ama sağlam adımlarla büyüyen şirketler vardır. Büyük bir hızla büyüyen şirketlerin yıldızı hemen sönebilir. Ama adım adım ilerleyenleri sarsmak biraz zordur.

Çıkarcı Avrupa'ya Karşı ABD Bizim İçin Daha Önemli

Tarih: 1.01.2002
  Yazdır

CLINTON’A EV SAHİPLİĞİ YAPAN TABA BAŞKANI ERDEM : AVRUPA ÇIKAR, ABD İSE ORTAKLIK PEŞİNDE

TABA AmCham Başkanı Dr.Zeynel Abidin Erdem, “ Avrupa’nın PKK terörüne kucak açtığı dönemde sadece Amerika, Güneydoğu’daki operasyonlarımızı onayladı. Ayrıca, krizde de bize 36 milyar dolar verdiler” dedi.

ÇIKARCI AVRUPA’YA KARŞI ABD BİZİM İÇİN DAHA ÖNEMLİ

Avrupa ‘nın PKK terörüne kucak açtığı dönemde sadece Amerika Güneydoğu'daki operasyonlarımızı onayladı. Ayrıca, krizde de Arjantin’e 2 milyar dolar vermezken bize 36 milyar dolar verdiler. Avrupa bizi kullanmak istiyor ama AB’ye girersek, Avrupa ile ilişkileri dengeleriz.

Türk-Amerikan İş Adamları Derneği (TABA)’nın Başkanı olan Dr. Zeynel Abidin Erdem 1944’te Mardin’de doğdu. Adını taşıyan Erdem Holding’in bünyesinde cep telefonu ve aksesuarları satışı yapan GENPA A.Ş. de bulunuyor. TABA dışında çok sayıda ulusal ve uluslar arası kuruluşun başkan ve yöneticiliğini yapan Erdem, Sudan Cumhurşiyeti’nin de Fahri Konsolosluğu’nu sürdürüyor. Erdem, kamu oyunda aktif kişiliğiyle tanınıyor. Asıl mesleği kimyagerlik, işletme doktorası yaptı, tenis ve golf oynuyor.

Antika ve eski eserlerle de ilgilenen Erdem, yurt dışındaki eserlerimizi ülkeye kazandırmak gibi hobilere de sahip. Son olarak Sultan Abdülhamit’in mührünü satın alıp Kültür Bakanlığı’na bağışlayarak isminden söz ettirmişti. ABD eski Başkanı Clinton’u İstanbul’a getirten Erdem, “ Başkan bana söz verdi, yine gelecek” diyor.

Amerika bize nasıl bakıyor? Ciddiye alıyorlar mı, yoksa biz burada kendi kendimize gelin güvey mi oluyoruz?

Türk-Amerikan ilişkileri ciddiye alınacak ve yadsınmayacak kadar önemlidir. 1950’lerde Kore savaşıyla birlikte biz onları onlar da bizi keşfetti. Amerika Türkiye’yi gerek politik gerekse askeri kabiliyetleri nedeniyle dost olarak seçti. TÜRKİYE Amerika’ya bu açıdan yani askeri ve ekonomik olarak muhtaçtır. Amerika da bize... Ortadoğu’daki petrol rezervlerinin kontrolünü başsız bırakmamak gibi mecburiyeti vardır, bunun için de Türkiye gibi sözüne güvenilir bir ülke ile dostluk kurmalıdır. Bu noktada, Amerika-İsrail-Türkiye ekseni biraz da mecburiyetten doğuyor. Biz her ne kadar Filistin davasının da yanındaysak da böyle bir ilişki de var.

Dostluğa mecbur olduğumuzu söylüyorsunuz ama ticari olarak böyle bir potansiyel doğmuş gibi görünmüyor...

Evet ticari olarak Almanya ile olandan daha küçük bir potansiyelimiz var. 6 milyar dolar ithalatımız, 2 milyar dolar ihracatımız var. Ancak, önemsenen ticari hacim değil, arkadaki siyasi potansiyel ve güçtür. Dikkat ederseniz Avrupa’nın PKK terörüne kucak açtığı dönemde sadece Amerika ve Başkan Clinton, Türkiye’nin arkasında durarak “ Türkiye kendini savunuyor” diyerek Güneydoğu’daki operasyonlarımızı onayladı. Çıkarcı Avrupa’ya karşı, Amerika daha sempatik bizim için...

Amerika’da homojen değil. Birden fazla Amerika var bize dost olan Amerika hangisi. Pengon mu, Beyaz Saray mı ya da Demokratlar mı, Cumhuriyetçiler mi ?

Amerika’da politika bir bütündür. Türkiye’de ki gibi muhallebi değildir. Amerika’da böyle bir şey yok. Amerika dış çıkarlarını bir potansiyel olarak elinde tutar ve bu çıkarlarını hangi ülke ile kullanacağını saptar ve bir karar verir. Sonra da bu kararı uygulamaya koyar. İçindeki birtakım çekişmeleri su yüzüne çıkartmaz. Dolasıya bütün olarak askeri açıdan Amerika, Türkiye’nin arkasındadır. Ama tabii, bazen Yunan ve Ermeni lobilerinin öne çıkması gibi bizi rahatsız eden şeyler olur. Bazı menfaatlerin gözü kör oluyor.

Türk-Amerikan ilişkilerinin çok yakın tanıklarından birisiniz. Washington’un Ankara’yı yönlendirdiği, güdümüne aldığı ve hatta bizim Amerika’nın sözünden çıkmadığımıza dair bir gelen kabul var. Bu ne ölçüde doğru bir tanımlama ?

Türkiye’yi kimse yönlendiremez. Türk halkı da bu konuda yanlış bilgilendiriliyor. Türkiye eğer Amerika’nın güdümünde olsaydı, Ecevit’e yol gösterilir, burada tek partili bir sistem kurdurulurdu. Şunu unutmayın, Amerika demokrasi dışında bir seçeneği istemez. Çünkü, sonunda orda kendi menfaatleri zedelendiğinde askeri çözümler başvurmak zorunda kalabilir. Bunu da istemez. Baksanıza dünyanın dört bir yanında, menfaati olmayan yerlerde bile askeri var. Çünkü Amerika müttefiklerinin çıkarlarının da hesaba katıyor.

Türkiye üzerindeki Avrupa-ABD çatışmasının nedeni nedir ? Çıkarlar nerde farklılaşıyor ?

Tabii çıkar farklılıkları var. Avrupa, Orta Asya üzerinde Türkiye’yi kullanmak ve oralarda söz sahibi olmak istiyor. Amerikan’ın ise paylaşımcı ve ortak hareket etme yaklaşımı var. Avrupa dikte etmek istiyor Amerika ortaklık istiyor. Şunu da gördük ki, Avrupa’nın bizim başımıza gelenlere pek aldırdığı yok. Şubat krizinden sonra bu ülkenin kasalarına giren paraların yüzde 99’u Amerikan bu riski aldı,riskin içine atladı ve 36.8 milyar dolardan fazla para verdi bize 2-2,5 milyar dolar verip yanı başındaki Arjantin’i kurtarmazken bana yardım etti.

Parayı verdi vermesine de bunu yaparak bütün dış politika tercihlerimiz de satın almış olmadı mı? Krizden sonra dış politikamızın geleneksel direnç noktaları birer birer çözüldü...

Bu düşüncenize saygı duyarım. Ama,size bu yardım yapılmasa olacakları düşünmenizi de öneririm. Arjantin’de insanlar inekleri parçaladı. Hayatınız boyunca düzeltemeyeceğiniz iş savaş, kardeş kavgası ve hayatınız boyunca düzeltemeyeceğiniz bir uluslar arası yenilgi yaşadıktan sonra hangi dış politika tercihini,ne yapacaksınız. Buna rağmen Türkiye’nin dış politika tercihlerinin satın alındığını da kabul etmiyorum. ABD zaten müttefiğimiz bizim. Ortak stratejik çıkarlarımız var.

Gelelim, Avrupa Birliği’ne... Peki,aramızda böyle bir yaklaşım varken yani Avrupa bizi kullanmak isterken AB üyeliği sakınca olmaz mı? Ya da bu üyelik nasıl olacak?

Hayır olmaz. Çünkü,bütün ön şartlara müştereken imza attıktan sonra artık bir ortaklığa geçiyoruz demektir.Ortak olduğumuz için bizim de sözümüz geçerli olacak.Alınacak her karara,hangi oranda katılırsak o kadar kar ya da zararımız olacak.

Amerikalı politikacılar zaman zaman TABA’ya lobicilik için müracaat ederler mi? İşleri için yardım isterler mi?

Evet ediyorlar çünkü, Amerika sivil topluma çok önem veriyor. Bir Amerikan şirketinin Türkiye’deki yatırımı için 3 milyon 700 bin üyeli Amerikan Ticaret Odaları Başkanı bizi aradı ve yardım istedi. Bir gazoz fabrikasının yatırımını arttıracaklar, 200 milyon dolarlık ilave yatırım yapacaklardı. Bunun için, yüzde 40 olan vergi oranının yüzde 15-20 gibi indirilmesini, kendilerinin de 6 bin olan işçilerini 10 bine çıkaracaklarını söylediler. Yardım istediler aracı olduk. Sayın Ecevit’le görüştük. Mesele hallloldu am asonra da ÖTV geldi, adamlar yüzde 1,5’luk yeni bir maliyetle karşılaştılar.

Clinton’un gelmesini sadece biz değil, bütün Türkiye istedi Eski Amerika Başkanı Bill Clinton’u İstanbul’da misafir ettiniz, Türk Halkına hitap etti... Nereden çıktı bu fikir?

Türkiye’nin ihtiyacı olan desteği İstanbul şehrinden bütün dünyaya ilan ettirmek istedik ve uzun çalışmalardan sonra bunu başardık. Geçen sene biz bunu ilan etmek üzereyken 11 Eylül hadisesi oldu ve durdurduk. O zaman uçak rezervasyonlarını bile yapmıştık. Gerçekten önemli bir iş yaptık. Bu harcamanın 200 mislini yapsa da Clinton’u getirtemeyecek ülkeler var. Tamam, Clinton paralı konuşmacı ama bunlar suya sabuna dokunmayan konuşmalar. Bizde yaptığı konuşma içerikli, dopdolu ve Türkiye’nin işine yarayacak sözlerle doluydu.

Mutluluğunuz gözlerinizden okunuyor...

Valla çok mutluyum. Halkımız da sevindi. 1800 kişilik bir anket yaptırdık. 40-50 kişi hariç geri kalan Clinton’un “İyi ki geliyor, gelmesi Türkiye için iyi olur” dedi. Yani onu bütün Türkiye istedi. Clinton çok seviliyor. Bana “ben Türkler’i seviyorum. Ama, Türkler’in beni onları sevdiğimden daha çok sevdiğini gördüm, çok mutlu oldum” dedi.

Yorumla