Burada açıklıyorum. Turgut Bey, son seyahatinde 5 Türk Cumhuriyeti'nin Başkanlarıyla mutabakata vardı. Özal, AB'ye üye yapılmaması durumunda Türkiye'nin bölgesel hakimiyetini oluşturacak bir ekonomik ortaklığın şemsiyesini hazırladı. O şemsiyenin içerisinde Bosna bile vardı. Yani Adriyatik'ten, Çin Şeddine kadar Türk nüfusunun hüküm sürdüğü siyasi ve ekonomik bir birlik oluşturulacaktı.
Bu siyasi ve ekonomik kitle askeri güce dönüşmüyordu ama, telaş edildi. Herkes bunun bir askeri otoriteye de dönüşeceği hususunda telaş etti. İstihbaratlar kendi örgütlerine bilgi verdiler. Ve Turgut Bey'in olayı açıklama sürecini bile kısalttılar. Nitekim
Turgut Bey o dönemde Cumhurbaşkanlığından ayrılacak, siyasi parti kuracak ve bu birliği açıklayacaktı. 48 saat İçerisinde Turgut Bey vefat etti. Hayal edebiliyor musunuz? Dünya enerji kaynaklarının yüzde 79'unun yer aldığı bir Türk Cumhuriyetleri coğrafyasının varisisiniz. Oradan gelmişsiniz. O toprak ve o kanların geçmişini taşıyorsunuz. Akrabalığınız var. Gün geliyor uyanıyorsunuz. Tahakküm sürmekte olan Komünizm yıkılıyor. Türk olduğunuzu anlıyorsunuz. Başarmış bir ağabeyinizin, liderinizin olduğunu görüyorsunuz ve bir çizgi doğrultusunda, 5 ülkenin söylediğim gibi ekonomik ve sosyal birliği kurma teşebbüsüne geçiyorsunuz. Ve bu birlik bir çok Avrupalıyı, bir çok uzak Batılıyı, bir çok Uzak Doğuluyu heyecanlandırıyor, ürkütüyor. Özal'ın bu politikaları takip edilmekteydi. Son dört senedir sürdürdüğü münasebetler istihbarat birlikleri tarafından sürekli aktarılıyordu.
Ekovitrin: Turgut Özal'ın zehirlenerek öldürüldüğünü mü iddia ediyorsunuz?
Dr. Erdem: Sayın Semra Özal'ın iddiası da bu veya buna benzer bir takim şüphe ve gerçekler. Şüphenin ötesinde de gerçeklerdi. Dolayısıyla hareket edeceğiniz zaman bazılarının, ayağına basmamanız lazım. Türkiye'nin AB'yi Asya'ya taşıma yerine, Amerika'yı taşıma teşebbüsü bazı kaynakları rahatsız etmiştir ve Güneydoğu'da hadiseler çıkmaya başlamıştır. Unutmayınız ki ülkelerin içerisinde her zaman başka eller, başka parmaklar vardır. O halde bizler akıllı olmak zorundayız. Başkalarının bu ülkenin içerisinde uzantılarının olduğunu unutmamamız gerekir. Kimsenin ayağına basmadan bir konsensüs içerisinde geçiş sağlamamız gerekir.
Özal kimlerin ayağına bastı?
Ekovitrin: Rahmetli Özal kimlerin ayağına bastı?
Dr. Erdem: Tabi ki, Türkiye sosyal ve ekonomik açıdan bir bölgesel güç olmak üzereydi. Biraz evvel siz buyurdunuz, dediniz ki AB'ye girmediğimizi varsayınız, Türkiye'nin A,B,C planı var mıdır? Sayın Başbakanın da anlattığı A,B,C planları vardır. Ama ben diyorum ki, bu planları açıklarken bile çok hesaplı açıklamak lazım. Başkalarının güç birliği yapıp sizi yıkma politikalarından korunmanız bakımından çok dikkatli olmanız lazım. Eğer AB'ye kesinlikle girmeyeceğimizi anlarsak, biz AB'ye girmedik diye dövünmeyelim. AB'nin 15-20 yıl sonra ne olacağım kimse söyleyebilir mi?
70 yılda kaybedilenleri 7 yılda geri alacaktı.
Ekovitrin: Sayın Erdem şimdi siz şok bir iddiada bulunuyorsunuz. Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Türk Cumhuriyetlerini de arkasına alarak Türkiye 'yi bölgesel güç haline getirecekti, bu yüzden, bu politikası yüzünden öldürüldü iddiasında bulunuyorsunuz.
Dr. Erdem: Evet, bu ailesinin iddiasıdır. Ve ben ailesinin bir vakıf başkanı olarak bunu dile getiriyorum. Sayın Semra Özal bunu bütün televizyonlarda anlatmıştır. Ama Turgut Beyin bütün seyahatlerinde ve olaylarında var olan bir kişi olarak da bu şahitliğimi tarihe bırakmak üzere anlatıyorum. Turgut Bey, biz başladığımızdan beri, yani seyahatlerde uluslararası platformlara adım attığımızdan beri kafasında düşündüklerini ailesi dışında güvendiği çok az bir kişiye söylerdi. Her zaman bize derdi ki: 70 yıl kaybedildi, 7 yılda bu 70 yılı kapatacağız. Kapatamadık. Türk Cumhuriyetleriyle birlikte bir konsensüs ve bir kitle olarak ortaya çıkmak zorundayız. Çünkü, Türk Cumhuriyetlerinin güç kaynağı topraklarındaki gaz ve petroldür. Bugün bütün dünyanın muhtaç olduğu tek kaynak güneş değildir, rüzgar değildir. Yer altı kaynaklarıdır, enerji kaynaklarıdır. Petrol ve gaz, altından daha önemlidir. Çünkü uçağınızı bu enerji kaynaklarıyla uçuruyor, otomobillerinizi bu enerji kaynaklarıyla yürütüyor, fabrikalarınızı bu enerji kaynaklarıyla çalıştırıyor, bu enerji kaynaklarıyla üretim yapıyor, bu enerji kaynaklarıyla ısınıyorsunuz.
Bu kadar büyük bir kitle ve nüfus ve coğrafyanın içerisinde Türkiye'nin olması ve Ağabeylik ve liderlik yapmış olması inanılmaz bir yol, inanılmaz bir güç kaynağına ulaşılmış olması demekti, işte bugün güçlü devletlerin ulaşmaya çalıştıkları enerji kaynakları ve savaş verdikleri enerji kaynaklarının coğrafi alanlarının içerisinde Türk Cumhuriyetleri mevcuttur. Bugün siz İran'ın savaştan bir kuruş borcu olmayarak çıkmış olmasını, Ruslar tarafından sömürülmüş bir Türk Cumhuriyetleri'nin, yani beş devletin Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan gibi 70 yıl sömürülmüş ülkelerin bütçelerinin artı vermiş olmasını neye bağlıyorsunuz? Yeraltındaki zengin kaynaklarına bağlıyorsunuz. Petrol ve gazlarına...
İşte bu güç, medeni ve muasır medeniyetler seviyesine koşmakta olan akıllı ve müteşebbis bir Türkiye'nin de içerisinde bulunduğu bir ele kavuşması halinde dengeler değişecekti. Bu yeni denge, Amerika ile birlikte hazırlanmakta olan yeni coğrafyada oluşacaktı. Avrupa bundan rahatsız oldu. Bu rahatsızlığı dolayısıyla da Türkiye'de inanılmaz hadiseler yaşattı ve birçok provalar denendi. Bu provaların bir tanesi "Alevi-Sünni" savaşıydı. Bu provaların içerisinde "Türkçü-Kürtçü" savaşı vardı. "Sağ-Sol" savaşı vardı. Bunların hepsini yaşadık.
Türkiye'de çok ciddi hadiseler olabilir, bölünebilirdi de. Türkiye'nin bölünmesi için finansmanlar bile ayrıldı.
Dr.Zeynel Abidin Erdem, "Özal'ın projesi uygulansaydı Türk Cumhuriyetleri'ne demir yollarımız, petrol boru hatlarımız, kara yollarımız uzanıp gidecekti. Ancak bu yol kesildi ve bunu yakın coğrafyamızdaki ülkeler de destekledi" diyor.
Özal'ın hazırladığı rapor
Ekovitrin: Özal bu hedeflerini size anlatmış mıydı?
Dr. Erdem: Özal, hedeflerini yakınlarına anlatırken tamamını olmasa bile çok düzgün bir şekilde ana hatlarını anlatırdı. Rahmetli Özal, beş Türk Cumhuriyeti ile birlikte başlatacağı, gelecek yüz yılın sosyal ve ekonomik programını 260 sayfalık bir rapor haline getirmişti. Onu da kaybettik. Bu raporda, jeotermal olsun, petrol ve diğer kaynaklar olsun, turistik olsun, bölgesel bütün kaynakların yerleri belirtilmişti. Yani bir gün "Türkiye, 50 bin turistini Türk Cumhuriyetleri'nin hangi ülkesinde, jeotermal kaynaklardan istifade ederek tedavi eder" dediğin zaman, Özal o rapordaki sayfayı çevirip burada derdi. Doğalgaz kaynakları, petrol kaynakları, diğer yer altı kaynaklarının hangi miktarda ve hangi bölgelerde olduğu bu raporda yer alıyordu. Özal akıl defterini açar, bu kaynaklan, miktarlarını, bulunduğu bölgeleri söylerdi. Çünkü Özal, 50 yıl devletin bünyesinde en hassas bölgelerde ve Demirel'in mutfağında yaşamış ve yetişmiş bir insandı. Dolayısıyla Özal, mutfak politikasını veya tezgah politikasını başarıyla bitirdim uykuya çekileyim diye düşünmezdi. 4'te yatar, 8'de kalkardı. Günün muhakemesini gazetedeki makaleler üzerine kurmazdı.
Türk Cumhuriyetleriyle güç birliği oluşturacaktı.
Ekovitrin: Özal, geleceğin Türkiye'sini mi planlıyordu?
Dr. Erdem: Siz eğer morfini verirseniz, alkolü verirseniz, vatandaşını da düşünce kabiliyetinden yoksun kılarsanız, belli bir at oynatan grubun dışında da işi kimseye vermezseniz batarsınız, işte Türk cumhuriyetleri böyle bir coğrafyadan fırlayıp demokrasiye dönmüşlerdi. O kültürü ve o akıllı insanlarla Turgut özal bir Türkiye, bir Türk Cumhuriyetleri yaratmak istedi. Dikkat ettiyseniz, Turgut Beyin yüzde 60 seyahati Türk Cumhuriyetlerine dir. Özal'ın, Türk Cumhuriyetleri üzerinde kurduğu sistem, bir çok batılının da dikkatini çekmiştir. Turgut Özal, oraya yaptığı ziyaretlerden sonra zarnan zaman bilgi alışverişi için bir çok devlet adamı Türkiye'ye gelmiştir veya Turgut Bey'i kendi ülkelerine davet etmişlerdir.
ABD ile işbirliği, bazı çıkar gruplarını rahatsız etti
Ekovitrin: Dünya enerji kaynaklarının yüzde 80'i, bölgemizde ve Türk Cumhuriyetleri topraklarında yer alıyor. Özal bunların adeta bir haritasını çıkardı dediniz. Rahmetli Özal, bu gücü Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri 'nin oluşturacağı ortak paktın yararına mı kullanmak istiyordu?
Dr. Erdem: Biraz daha ileri gitmişti, onu bitirmişti. Hem kendi menfaatleri hem de Türkiye'nin oradaki konumunu protokol olarak bitirmişti. Diğer ülkeleri rahatsız etmesin ve başka kaynaklar oraya nifak sokmasın diye, onlarla nasıl ortaklık yapacağı üzerinde de mutabakata varmıştı. Özal, Özbekistan'a yaptığı son ziyaretin ardından, birkaç ay içinde Türkiye'nin, Türk Cumhuriyetleri ile birlikte oluşturacağı yeni ekonomik güç birliğinin varlığını açıklayacaktı. Türkiye, Türk Cumhuriyetlerinden çıkarılacak olan yer altı kaynaklarını dünyaya dağıtan ülke konumuna gelecekti. Nitekim bu projenin içerisinde Amerika da vardı. Amerika, Özal'la arka arkaya, sırt sırta götürüyordu işi. Azerbaycan üzerinden, bütün Türk Cumhuriyetleri'ne demir yollarımız, petrol boru hatlarımız, kara yollarımız uzanıp gidecekti. Bu yol kesildi ve bunu yakın coğrafyamızdaki ülkeler de destekledi. Onlar da telaş ettiler. Ben isim söylemiyorum ama her kes telaş etti. îşte ben diyorum ki Türkiye o geçmişteki olayları örnek alarak daima bir denge politikası yürütüp götürmelidir.
Ekovitrin: Bugünkü iktidar, Başbakan Tayyip Erdoğan, bu konuya hassasiyet gösteriyor mu?
Dr. Erdem: Estağfurullah, benim bir haddim değil ama, biz fikirlerimizi söyleriz. Alırlar isterlerse aynı fikirler üzerinden bir mütalaa türü bir şeyler yaparlar ama, unutulmamalıdır ki, tarih tekerrürden ibarettir. Kendi başınıza hareket ettiğiniz ve hızlı hareket ettiğiniz ve başkalarının ayağına bastığınız zaman bir başkaları da ayağınıza basar. Sadece bir hatırlatma. Ama ben şunu da ilave ederek söylüyorum, bana göre Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Batıya bir mesaj veriyor ve diyor ki; "Ben hamdım. Ne zamandı? Turgut Bey'den sonraki dönem. Piştim. Son dönemler. Şimdi yanmak üzereyim. Yanarsam size yanamam, ben kendi işime bakarım. Bunlar bu mesajı alıyorlar.
Ekovitrin: Yani Sayın Erdoğan, AB'ye diyor ki, "Siz bir tarih vermezseniz, biz de Kopenhag Kriterlerini, Ankara Kriterleri yapar yolumuza devam ederiz."
Dr. Erdem: Evet onu söylüyor, işte diyorum ya Hz. Mevlana'nın yolunu takip ediyor. Diyor ki hamdım, piştim, yandım... Şu anda biz piştik. Nerede piştik? Kardeşim, siz Kıbrıs meselesini alın okuyun, piştiğimizi ve dünya barış birliği içerisinde örnek gösterilmesi gereken bir ülke olduğumuzu ortaya koyabilirsiniz. Akıllı gidiyorlar ve kutluyorum. Ben tabi politikacı değilim. Politika yapma arzusunda olan bir adam da değilim. Ben sadece sizin de bildiğiniz gibi başarılı bir iş adamıyım. Dışarıdan gördüğümü anlatıyorum.
Ekovitrin: Bugünkü iktidar, Başbakan Tayyip Erdoğan, bu konuya hassasiyet gösteriyor mu?
Dr. Erdem: Estağfurullah, benim bir haddim değil ama, biz fikirlerimizi söyleriz. Alırlar isterlerse aynı fikirler üzerinden bir mütalaa türü bir şeyler yaparlar ama, unutulmamalıdır ki, tarih tekerrürden ibarettir. Kendi başınıza hareket ettiğiniz ve hızlı hareket ettiğiniz ve başkalarının ayağına bastığınız zaman bir başkaları da ayağınıza basar. Sadece bir hatırlatma. Ama ben şunu da ilave ederek söylüyorum, bana göre Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Batıya bir mesaj veriyor ve diyor ki; "Ben hamdım. Ne zamandı? Turgut Bey'den sonraki dönem. Piştim. Son dönemler. Şimdi yanmak üzereyim. Yanarsam size yanamam, ben kendi işime bakarım. Bunlar bu mesajı alıyorlar.
Ekovitrin: Yani Sayın Erdoğan, AB'ye diyor ki, "Siz bir tarih vermezseniz, biz de Kopenhag Kriterlerini, Ankara Kriterleri yapar yolumuza devam ederiz."
Dr. Erdem: Evet onu söylüyor, işte diyorum ya Hz. Mevlana'nın yolunu takip ediyor. Diyor ki hamdım, piştim, yandım... Şu anda biz piştik. Nerede piştik? Kardeşim, siz Kıbrıs meselesini alın okuyun, piştiğimizi ve dünya barış birliği içerisinde örnek gösterilmesi gereken bir ülke olduğumuzu ortaya koyabilirsiniz. Akıllı gidiyorlar ve kutluyorum. Ben tabi politikacı değilim. Politika yapma arzusunda olan bir adam da değilim. Ben sadece sizin de bildiğiniz gibi başarılı bir iş adamıyım. Dışarıdan gördüğümü anlatıyorum.