Haberler

İş dünyasında bir çırpıda büyüyen şirketlerin yanı sıra bir de yavaş yavaş ama sağlam adımlarla büyüyen şirketler vardır. Büyük bir hızla büyüyen şirketlerin yıldızı hemen sönebilir. Ama adım adım ilerleyenleri sarsmak biraz zordur.

Taba Onursal Başkanı Dr.Erdem den Şok İddia: Özal'ı Zehirlediler Mi ?

Tarih: 1.08.2004
  Yazdır

 

Taba Onursal Başkanı Dr.Erdem den Şok İddia:

SIRLARINI PAYLAŞIYORDU
Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, ailesi dışında sırlarını paylaştığı birkaç isimden biri olan iş adamı Dr. Zeynel Abidin Erdem, Özal'ın zehirlendiğini iddia ediyor.

 

Taba Onursal Başkanı Dr.Erdem den Şok İddia:

 

 

TABA Onursal Başkanı Dr. Erdem'den şok iddia:

 

ÖZAL'I ZEHİRLEDİLER Mİ?

Taba Onursal Başkanı Dr.Erdem den Şok İddia:

NAPOLYON DA AYNI ŞEKİLDE ÖLDÜRÜLDÜ
Türk-Amerikan İşadamları Derneği Onursal Başkanı Dr. Zeynel Abidin Erdem, Özal'ın ölmediğini, zehirlenerek öldürülmüş olabileceğini iddia ediyor. Dr. Erdem, "Napolyon'un bile öldürülüş şekli aynı tarzdır. Biri hızlı, diğeri çok yavaş olmuştur. Türk Cumhuriyetlerinde vermişlerdir vereceklerini veya her hangi bir şekilde yemeğine karıştırmışlardır ve Turgut Beyi kaybetmişizdir" diyor.

 

Özal’ın en büyük hedefi, Türk Cumhuriyetleriyle siyasi ve ekonomik güçbirliği oluşturmaktı.

AB’YE KARŞI ALTERNATİF POLİTİKA
Turgut Özal, son seyahatinde 5 Türk Cumhuriyeti'nin Başkanlarıyla mutabakata vardı. Özal, AB'ye üye yapılmaması durumunda Türkiye'nin bölgesel hakimiyetini oluşturacak bir ekonomik ortaklığın şemsiyesini hazırladı. O şemsiyenin içerisinde Bosna bile vardı. Yani Adriyatik'ten, Çin Şeddine kadar Türk nüfusunun hüküm sürdüğü siyasi ve ekonomik bir birlik oluşturulacaktı.

BAZI GÜÇLER RAHATSIZ OLDU
Türkiye, Türk Cumhuriyetlerinden çıkarılacak olan yer altı kaynaklarını dünyaya dağıtan ülke konumuna gelecekti. Nitekim bu projenin içerisinde Amerika da vardı. Amerika, Özal'la sırt sırta götürüyordu işi. Bazı güçler bu durumdan çok rahatsızdı.

İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ DEVREYE GİRDİ
Herkes bunun bir askeri otoriteye de dönüşeceği hususunda telaş etti. Özal'ın, Türk Cumhuriyetleri ile son dört senedir sürdürdüğü münasebetler, istihbarat örgütleri tarafından sürekli aktarılıyordu. Turgut Bey'in olayı açıklama sürecini bile kısalttılar. Nitekim Özal, o dönemde Cumhurbaşkanlığından ayrılacak, siyasi parti kuracak ve bu birliği açıklayacaktı.

 

 

Özal

Özal'ın ölümündeki sır perdesi aralanıyor

Ekovitrin okuyucuları tarafından "Türkiye'de Yılın İşadamı" seçilen Erdem Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Türk- Amerikan Işadamları Derneği TABA'nın Onursal Başkanı olan Dr. Zeynel Abidin Erdem, şok bir iddiada bulunarak rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, tıpkı Napolyon gibi yemeğine veya içeceğine zehir katılarak öldürülmüş olabileceğini öne sürüyor. Turgut Özal'ın, ailesinin dışında sırlarını paylaştığı birkaç kişiden biri olan iş adamı Dr. Zeynel Abidin Erdem, Özal'ın öldürülmesinin sebebinin, "AB'ye karşı alternatif olarak, Türkiye'nin, Türk Cumhuriyetlerini de arkasına alarak bölgesinde bir siyasi ve ekonomik güç birliği oluşturma projesidir" diyor. Erdem, Amerika'nın da desteklediği Özal'ın bu projesinden, bazı çıkar gruplarının rahatsız olduğunu belirtiyor. Dr. Er-dem'in bu şok iddiaları, büyük yankı bulacağa benziyor. İşte EKOVİTRİN'in soruları ve işte Dr. Zeynel Abidin Erdem'in şok açıklamaları...

Ekovitrin: Sayın Erdem, siz Türkiye'yi dört kıtada temsil eden bir misyonun da sahibisiniz. Bu misyon ve vizyonla Türkiye'nin bölgesel geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Şayet Türkiye, AB y e alınmazsa veya çok uzun bir süreç içerisine girer de başka alternatifler aramaya kalkarsa, Türkiye'nin önünde ne tür argümanlar var?

Dr. Erdem: Türkiye'nin Asya Birliği argümanı var. Türkiye'nin İslam Birliği argümanı var. Fakat Türkiye, birinci seçenek olarak AB'yi öne çıkarmıştır. Avrupa bir dengedir. Ben diğer argümanları şimdi Öne sürmeyi istemiyorum. Ama unutmayın İslam Birliği'nin gözü Türkiye'dedir. Nitekim dikkat ederseniz 4 sene islam Birliği'nin sekreterliğini şu an Türkiye üstlendi. Bu bir işarettir. Bu bir kabul işaretidir. Ancak birinci seçeneğimiz onlar değil. Birinci seçeneğimiz 40 senedir savaşım verdiğimiz AB'dir. Muasır medeniyetlerin kapısıdır. Işığın, ilmin kapısıdır. Gelecek dönemin, gelecek yüzyılın barış kapısıdır.

 

Özal Erdem Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Zeynel Abidin Erdem, rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın yakın çevresinde yer alıyordu. Erdem, Özal'ın yurtdışı gezilerine de katılıyordu.

Dünya, Türk askerinin gücünü taktir ediyor 
Ekovitrin: Avrupa'nın güvenliği açısından da Türkiye çok önemli. Türkiye büyük ve dinamik nüfusuyla, ekonomisi ve demokratik yönetimiyle bir bölgesel güç oluşturuyor.

Dr. Erdem: Bakın Türkiye, çevresindeki 4 ülkenin örneği olmuştur. Nerede olmuştur? Askeri disiplin ve gücüyle örneği olmuştur. Türk askerinin başarılarıyla olmuştur. Nitekim Türk askeri yakın tarihimizde iki tane örnek sergilemiştir. Kıbrıs'a girmiştir. İsterse Kıbrıs'ın tamamını alabilecek durumdaydı. İkinci bir eylem meydana gelmiştir ki, İrlanda'nın hala halledemediği, İngiltere'nin bütün gücüne rağmen halledemediği kuzeyindeki anarşik olayları Türkiye, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde disiplinli., güçlü ve tecrübeli ordusu sayesinde kısa bir zamanda çözmüştür. Çok büyük maddi ve manevi kayıp olmuştur. Ama sonuç önemlidir. Rusya, küçücük bir Çeçenistan ile bir şekilde anlaşmaya yapamıyor ve el sıkışmıyor. Türkiye hem siyasi adamlarının başarısı ve hem de zekası ile bin yıllık kardeşi olan Kürtlerle el sıkışmıştır. Öbür yandan da dünyanın beslediği bir terör örgütünü sırt üstü yatırmıştır. Üzerinden silindir gibi geçmiştir. Eğer Türkiye başka ülkelerin desteği olmasaydı, bu meseleyi belki iki senede halledebilirdi. Gecikti biraz ama, Türk askerinin gücü şimdi dünyada çok söz edilmektedir.

Ekovitrin: Gelecekte 500 milyon nüfusa ulaşan, 27-28 üyesi olacak, hatta Türkiye'yi de içine alan bir AB düşünün. Böyle birAB'nin güvenliği açısından da Türkiye'nin önemi ortaya çıkıyor. Siz buna ne diyorsunuz?

Dr. Erdem: Tabi buyurduğunuz gibi 500 milyon nüfusa ulaşmakta olan AB tekrar ediyorum İslam konsensüsü yani, Müslüman olma hüviyeti, demokratik ve laik hüviyeti dolayısıyla l milyon Türk askerini kendi bünyesinde, kendi içerisinde hissetmek ister. Bunun karşısında bazı ülkeler zaman zaman bir reaksiyon gösterdiyse de, o bir paniklemedir. Bu kadar güçlü bir ordudan, yani Avrupa'nın beslediği bir ordu kadar orduya sahip olan eğitilmiş, disiplinli, saygın ve aile yapısı dolayısıyla birbirine bağlı bir Türk ulusu ve ordusundan bence çekindiler. Daha sonra hazırladıkları yeni yönetmelik ve idare şekli dolayısıyla buna muhtaç olduklarını anladılar. Dolayısıyla Türk askeri gücünün Avrupa askeri birliğinin içerisinde aynı fonksiyonlarla mücehhez olarak bulundurulması hususunda mutabakata vardılar. Bu Türkiye için geçmişte imza attığımız ve 10 senedir de zararla kapattığımız gümrük birliğinin veya gecikmekte olan AB'nİn içerisine girmekten daha önemlidir. Çünkü Avrupa ve doğuda kalmış ülkelerin birbirine yaklaşırken dövüşmek üzere olduklarını da unutmamak lazım. Bu kavgayı ortada tampon ülke olan ve her iki konsensüse de sıcak bakan Hristiyanına, Müslümanına, Yahudisine sıcak bakan Türkiye önleyecektir. Avrupa Birliği, böyle bir Türkiye'yi bünyesinde bulundurmak istemektedir.

Özal ölmedi, öldürüldü!...

İslam Birliği var. Orta Asya Birliği var. Kurulması gereken çok birlikler var. Ama bana göre Türkiye, bunları yaymadan, konuşmadan, hatta siyasi platformda bile konuşmadan hazırlığını yapması lazım. Konuşarak hazırlığınızı yaptığınız zaman, karşı politikalar sizi yıpratır ve keser. Nitekim Turgut Özal'ın ölümünün sebebi buydu.

Ekovitrin: AB'nin nüfusu giderek yaşlanıyor. Ekonomisi de duraklama dönemine girdi. Ama Türkiye'ye ve bölgesindeki ülkelere baktığımız zaman dinamik bir nüfus ve dinamik bir ekonomi görüyoruz. Türkiye de bölgedeki komşularıyla çok iyi bir diyalog ve ekonomik ilişki içerisinde. Eğer AB üyeliği olmazsa, bu Türkiye için bir alternatif olabilir mi? Bölge ülkeleriyle ilişkilerimizi nasıl yürütebiliriz?

Dr. Erdem: Ben biraz evvel bir bölümünü şu şekilde izah etmiştim, islam Birliği var. Orta Asya Birliği var. Kurulması gereken çok birlikler var. Ama bana göre Türkiye, bunları yaymadan, konuşmadan, hatta siyasi platformda bile konuşmadan hazırlığını yapması lazım. Konuşarak hazırlığınızı yaptığınız zaman, karşı politikalar sizi yıpratır ve keser. Nitekim Turgut Özal'ın ölümünün sebebi buydu. Sayın Semra Özal da dile getirdi: "Turgut Bey ölmedi, öldürdüler" dedi. Merhum Özal'ın, vefat etmiş olduğu üniversitede alman kanının kaybolduğunu söylediler. Saçlarından numune aldırılmadı. Bir yığın engeller bulundu.

Burada açıklıyorum. Turgut Bey, son seyahatinde 5 Türk Cumhuriyeti'nin Başkanlarıyla mutabakata vardı. Özal, AB'ye üye yapılmaması durumunda Türkiye'nin bölgesel hakimiyetini oluşturacak bir ekonomik ortaklığın şemsiyesini hazırladı. O şemsiyenin içerisinde Bosna bile vardı. Yani Adriyatik'ten, Çin Şeddine kadar Türk nüfusunun hüküm sürdüğü siyasi ve ekonomik bir birlik oluşturulacaktı.

Bu siyasi ve ekonomik kitle askeri güce dönüşmüyordu ama, telaş edildi. Herkes bunun bir askeri otoriteye de dönüşeceği hususunda telaş etti. İstihbaratlar kendi örgütlerine bilgi verdiler. Ve Turgut Bey'in olayı açıklama sürecini bile kısalttılar. Nitekim

Turgut Bey o dönemde Cumhurbaşkanlığından ayrılacak, siyasi parti kuracak ve bu birliği açıklayacaktı. 48 saat İçerisinde Turgut Bey vefat etti. Hayal edebiliyor musunuz? Dünya enerji kaynaklarının yüzde 79'unun yer aldığı bir Türk Cumhuriyetleri coğrafyasının varisisiniz. Oradan gelmişsiniz. O toprak ve o kanların geçmişini taşıyorsunuz. Akrabalığınız var. Gün geliyor uyanıyorsunuz. Tahakküm sürmekte olan Komünizm yıkılıyor. Türk olduğunuzu anlıyorsunuz. Başarmış bir ağabeyinizin, liderinizin olduğunu görüyorsunuz ve bir çizgi doğrultusunda, 5 ülkenin söylediğim gibi ekonomik ve sosyal birliği kurma teşebbüsüne geçiyorsunuz. Ve bu birlik bir çok Avrupalıyı, bir çok uzak Batılıyı, bir çok Uzak Doğuluyu heyecanlandırıyor, ürkütüyor. Özal'ın bu politikaları takip edilmekteydi. Son dört senedir sürdürdüğü münasebetler istihbarat birlikleri tarafından sürekli aktarılıyordu.

 

Özal

Ekovitrin: Turgut Özal'ın zehirlenerek öldürüldüğünü mü iddia ediyorsunuz?

Dr. Erdem: Sayın Semra Özal'ın iddiası da bu veya buna benzer bir takim şüphe ve gerçekler. Şüphenin ötesinde de gerçeklerdi. Dolayısıyla hareket edeceğiniz zaman bazılarının, ayağına basmamanız lazım. Türkiye'nin AB'yi Asya'ya taşıma yerine, Amerika'yı taşıma teşebbüsü bazı kaynakları rahatsız etmiştir ve Güneydoğu'da hadiseler çıkmaya başlamıştır. Unutmayınız ki ülkelerin içerisinde her zaman başka eller, başka parmaklar vardır. O halde bizler akıllı olmak zorundayız. Başkalarının bu ülkenin içerisinde uzantılarının olduğunu unutmamamız gerekir. Kimsenin ayağına basmadan bir konsensüs içerisinde geçiş sağlamamız gerekir.

Özal kimlerin ayağına bastı?

Ekovitrin: Rahmetli Özal kimlerin ayağına bastı?

Dr. Erdem: Tabi ki, Türkiye sosyal ve ekonomik açıdan bir bölgesel güç olmak üzereydi. Biraz evvel siz buyurdunuz, dediniz ki AB'ye girmediğimizi varsayınız, Türkiye'nin A,B,C planı var mıdır? Sayın Başbakanın da anlattığı A,B,C planları vardır. Ama ben diyorum ki, bu planları açıklarken bile çok hesaplı açıklamak lazım. Başkalarının güç birliği yapıp sizi yıkma politikalarından korunmanız bakımından çok dikkatli olmanız lazım. Eğer AB'ye kesinlikle girmeyeceğimizi anlarsak, biz AB'ye girmedik diye dövünmeyelim. AB'nin 15-20 yıl sonra ne olacağım kimse söyleyebilir mi?

70 yılda kaybedilenleri 7 yılda geri alacaktı.

Ekovitrin: Sayın Erdem şimdi siz şok bir iddiada bulunuyorsunuz. Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Türk Cumhuriyetlerini de arkasına alarak Türkiye 'yi bölgesel güç haline getirecekti, bu yüzden, bu politikası yüzünden öldürüldü iddiasında bulunuyorsunuz.

Dr. Erdem: Evet, bu ailesinin iddiasıdır. Ve ben ailesinin bir vakıf başkanı olarak bunu dile getiriyorum. Sayın Semra Özal bunu bütün televizyonlarda anlatmıştır. Ama Turgut Beyin bütün seyahatlerinde ve olaylarında var olan bir kişi olarak da bu şahitliğimi tarihe bırakmak üzere anlatıyorum. Turgut Bey, biz başladığımızdan beri, yani seyahatlerde uluslararası platformlara adım attığımızdan beri kafasında düşündüklerini ailesi dışında güvendiği çok az bir kişiye söylerdi. Her zaman bize derdi ki: 70 yıl kaybedildi, 7 yılda bu 70 yılı kapatacağız. Kapatamadık. Türk Cumhuriyetleriyle birlikte bir konsensüs ve bir kitle olarak ortaya çıkmak zorundayız. Çünkü, Türk Cumhuriyetlerinin güç kaynağı topraklarındaki gaz ve petroldür. Bugün bütün dünyanın muhtaç olduğu tek kaynak güneş değildir, rüzgar değildir. Yer altı kaynaklarıdır, enerji kaynaklarıdır. Petrol ve gaz, altından daha önemlidir. Çünkü uçağınızı bu enerji kaynaklarıyla uçuruyor, otomobillerinizi bu enerji kaynaklarıyla yürütüyor, fabrikalarınızı bu enerji kaynaklarıyla çalıştırıyor, bu enerji kaynaklarıyla üretim yapıyor, bu enerji kaynaklarıyla ısınıyorsunuz.

Bu kadar büyük bir kitle ve nüfus ve coğrafyanın içerisinde Türkiye'nin olması ve Ağabeylik ve liderlik yapmış olması inanılmaz bir yol, inanılmaz bir güç kaynağına ulaşılmış olması demekti, işte bugün güçlü devletlerin ulaşmaya çalıştıkları enerji kaynakları ve savaş verdikleri enerji kaynaklarının coğrafi alanlarının içerisinde Türk Cumhuriyetleri mevcuttur. Bugün siz İran'ın savaştan bir kuruş borcu olmayarak çıkmış olmasını, Ruslar tarafından sömürülmüş bir Türk Cumhuriyetleri'nin, yani beş devletin Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan gibi 70 yıl sömürülmüş ülkelerin bütçelerinin artı vermiş olmasını neye bağlıyorsunuz? Yeraltındaki zengin kaynaklarına bağlıyorsunuz. Petrol ve gazlarına...

İşte bu güç, medeni ve muasır medeniyetler seviyesine koşmakta olan akıllı ve müteşebbis bir Türkiye'nin de içerisinde bulunduğu bir ele kavuşması halinde dengeler değişecekti. Bu yeni denge, Amerika ile birlikte hazırlanmakta olan yeni coğrafyada oluşacaktı. Avrupa bundan rahatsız oldu. Bu rahatsızlığı dolayısıyla da Türkiye'de inanılmaz hadiseler yaşattı ve birçok provalar denendi. Bu provaların bir tanesi "Alevi-Sünni" savaşıydı. Bu provaların içerisinde "Türkçü-Kürtçü" savaşı vardı. "Sağ-Sol" savaşı vardı. Bunların hepsini yaşadık.

Türkiye'de çok ciddi hadiseler olabilir, bölünebilirdi de. Türkiye'nin bölünmesi için finansmanlar bile ayrıldı.

 

Özal
Dr.Zeynel Abidin Erdem, "Özal'ın projesi uygulansaydı Türk Cumhuriyetleri'ne demir yollarımız, petrol boru hatlarımız, kara yollarımız uzanıp gidecekti. Ancak bu yol kesildi ve bunu yakın coğrafyamızdaki ülkeler de destekledi" diyor.

Özal'ın hazırladığı rapor

Ekovitrin: Özal bu hedeflerini size anlatmış mıydı?

Dr. Erdem: Özal, hedeflerini yakınlarına anlatırken tamamını olmasa bile çok düzgün bir şekilde ana hatlarını anlatırdı. Rahmetli Özal, beş Türk Cumhuriyeti ile birlikte başlatacağı, gelecek yüz yılın sosyal ve ekonomik programını 260 sayfalık bir rapor haline getirmişti. Onu da kaybettik. Bu raporda, jeotermal olsun, petrol ve diğer kaynaklar olsun, turistik olsun, bölgesel bütün kaynakların yerleri belirtilmişti. Yani bir gün "Türkiye, 50 bin turistini Türk Cumhuriyetleri'nin hangi ülkesinde, jeotermal kaynaklardan istifade ederek tedavi eder" dediğin zaman, Özal o rapordaki sayfayı çevirip burada derdi. Doğalgaz kaynakları, petrol kaynakları, diğer yer altı kaynaklarının hangi miktarda ve hangi bölgelerde olduğu bu raporda yer alıyordu. Özal akıl defterini açar, bu kaynaklan, miktarlarını, bulunduğu bölgeleri söylerdi. Çünkü Özal, 50 yıl devletin bünyesinde en hassas bölgelerde ve Demirel'in mutfağında yaşamış ve yetişmiş bir insandı. Dolayısıyla Özal, mutfak politikasını veya tezgah politikasını başarıyla bitirdim uykuya çekileyim diye düşünmezdi. 4'te yatar, 8'de kalkardı. Günün muhakemesini gazetedeki makaleler üzerine kurmazdı.

Türk Cumhuriyetleriyle güç birliği oluşturacaktı.

Ekovitrin: Özal, geleceğin Türkiye'sini mi planlıyordu?

Dr. Erdem: Siz eğer morfini verirseniz, alkolü verirseniz, vatandaşını da düşünce kabiliyetinden yoksun kılarsanız, belli bir at oynatan grubun dışında da işi kimseye vermezseniz batarsınız, işte Türk cumhuriyetleri böyle bir coğrafyadan fırlayıp demokrasiye dönmüşlerdi. O kültürü ve o akıllı insanlarla Turgut özal bir Türkiye, bir Türk Cumhuriyetleri yaratmak istedi. Dikkat ettiyseniz, Turgut Beyin yüzde 60 seyahati Türk Cumhuriyetlerine dir. Özal'ın, Türk Cumhuriyetleri üzerinde kurduğu sistem, bir çok batılının da dikkatini çekmiştir. Turgut Özal, oraya yaptığı ziyaretlerden sonra zarnan zaman bilgi alışverişi için bir çok devlet adamı Türkiye'ye gelmiştir veya Turgut Bey'i kendi ülkelerine davet etmişlerdir.

ABD ile işbirliği, bazı çıkar gruplarını rahatsız etti

Ekovitrin: Dünya enerji kaynaklarının yüzde 80'i, bölgemizde ve Türk Cumhuriyetleri topraklarında yer alıyor. Özal bunların adeta bir haritasını çıkardı dediniz. Rahmetli Özal, bu gücü Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri 'nin oluşturacağı ortak paktın yararına mı kullanmak istiyordu?

Dr. Erdem: Biraz daha ileri gitmişti, onu bitirmişti. Hem kendi menfaatleri hem de Türkiye'nin oradaki konumunu protokol olarak bitirmişti. Diğer ülkeleri rahatsız etmesin ve başka kaynaklar oraya nifak sokmasın diye, onlarla nasıl ortaklık yapacağı üzerinde de mutabakata varmıştı. Özal, Özbekistan'a yaptığı son ziyaretin ardından, birkaç ay içinde Türkiye'nin, Türk Cumhuriyetleri ile birlikte oluşturacağı yeni ekonomik güç birliğinin varlığını açıklayacaktı. Türkiye, Türk Cumhuriyetlerinden çıkarılacak olan yer altı kaynaklarını dünyaya dağıtan ülke konumuna gelecekti. Nitekim bu projenin içerisinde Amerika da vardı. Amerika, Özal'la arka arkaya, sırt sırta götürüyordu işi. Azerbaycan üzerinden, bütün Türk Cumhuriyetleri'ne demir yollarımız, petrol boru hatlarımız, kara yollarımız uzanıp gidecekti. Bu yol kesildi ve bunu yakın coğrafyamızdaki ülkeler de destekledi. Onlar da telaş ettiler. Ben isim söylemiyorum ama her kes telaş etti. îşte ben diyorum ki Türkiye o geçmişteki olayları örnek alarak daima bir denge politikası yürütüp götürmelidir.

Ekovitrin: Bugünkü iktidar, Başbakan Tayyip Erdoğan, bu konuya hassasiyet gösteriyor mu?

Dr. Erdem: Estağfurullah, benim bir haddim değil ama, biz fikirlerimizi söyleriz. Alırlar isterlerse aynı fikirler üzerinden bir mütalaa türü bir şeyler yaparlar ama, unutulmamalıdır ki, tarih tekerrürden ibarettir. Kendi başınıza hareket ettiğiniz ve hızlı hareket ettiğiniz ve başkalarının ayağına bastığınız zaman bir başkaları da ayağınıza basar. Sadece bir hatırlatma. Ama ben şunu da ilave ederek söylüyorum, bana göre Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Batıya bir mesaj veriyor ve diyor ki; "Ben hamdım. Ne zamandı? Turgut Bey'den sonraki dönem. Piştim. Son dönemler. Şimdi yanmak üzereyim. Yanarsam size yanamam, ben kendi işime bakarım. Bunlar bu mesajı alıyorlar.

Ekovitrin: Yani Sayın Erdoğan, AB'ye diyor ki, "Siz bir tarih vermezseniz, biz de Kopenhag Kriterlerini, Ankara Kriterleri yapar yolumuza devam ederiz."

Dr. Erdem: Evet onu söylüyor, işte diyorum ya Hz. Mevlana'nın yolunu takip ediyor. Diyor ki hamdım, piştim, yandım... Şu anda biz piştik. Nerede piştik? Kardeşim, siz Kıbrıs meselesini alın okuyun, piştiğimizi ve dünya barış birliği içerisinde örnek gösterilmesi gereken bir ülke olduğumuzu ortaya koyabilirsiniz. Akıllı gidiyorlar ve kutluyorum. Ben tabi politikacı değilim. Politika yapma arzusunda olan bir adam da değilim. Ben sadece sizin de bildiğiniz gibi başarılı bir iş adamıyım. Dışarıdan gördüğümü anlatıyorum.

 

Taba Onursal Başkanı Dr.Erdem den Şok İddia:

 

Ekovitrin: Bugünkü iktidar, Başbakan Tayyip Erdoğan, bu konuya hassasiyet gösteriyor mu?

Dr. Erdem: Estağfurullah, benim bir haddim değil ama, biz fikirlerimizi söyleriz. Alırlar isterlerse aynı fikirler üzerinden bir mütalaa türü bir şeyler yaparlar ama, unutulmamalıdır ki, tarih tekerrürden ibarettir. Kendi başınıza hareket ettiğiniz ve hızlı hareket ettiğiniz ve başkalarının ayağına bastığınız zaman bir başkaları da ayağınıza basar. Sadece bir hatırlatma. Ama ben şunu da ilave ederek söylüyorum, bana göre Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Batıya bir mesaj veriyor ve diyor ki; "Ben hamdım. Ne zamandı? Turgut Bey'den sonraki dönem. Piştim. Son dönemler. Şimdi yanmak üzereyim. Yanarsam size yanamam, ben kendi işime bakarım. Bunlar bu mesajı alıyorlar.

Ekovitrin: Yani Sayın Erdoğan, AB'ye diyor ki, "Siz bir tarih vermezseniz, biz de Kopenhag Kriterlerini, Ankara Kriterleri yapar yolumuza devam ederiz."

Dr. Erdem: Evet onu söylüyor, işte diyorum ya Hz. Mevlana'nın yolunu takip ediyor. Diyor ki hamdım, piştim, yandım... Şu anda biz piştik. Nerede piştik? Kardeşim, siz Kıbrıs meselesini alın okuyun, piştiğimizi ve dünya barış birliği içerisinde örnek gösterilmesi gereken bir ülke olduğumuzu ortaya koyabilirsiniz. Akıllı gidiyorlar ve kutluyorum. Ben tabi politikacı değilim. Politika yapma arzusunda olan bir adam da değilim. Ben sadece sizin de bildiğiniz gibi başarılı bir iş adamıyım. Dışarıdan gördüğümü anlatıyorum.

 

 

Yorumla