Hakkari Yüksekova’da 12 askerimizin şehit düştüğü saldırı iş dünyasında da tepki ile karşılandı. Gelinen noktada mali kaygıların öneminin kalmadığını belirten ekonomi dünyası kararlılık istedi.
Dr.Zeynel Abidin ERDEM : " Bir milletin şerefi paradan daha önemlidir. Hükümetin Kuzey Irak’a yapacağı harekette biz işadamları olarak arkasındayız. Bu vatanın hiçbir eyleme boyun eğdiği görülmemiştir. Kararlı olmak zorundayız. Bu ülkenin yüzde 90 Kürdü, bu toprağa ve bu bayrağa sadıktır. Birkaç taşeronun öneminin olduğunu düşünmüyorum."
Ortadoğu ‘da tarih tekerrür ediyor. Gelenekler hiç değişmiyor. Demokrasi ile yönetilen tek Müslüman ülke olan Türkiye, ekonomik ve siyasi istikrarını sürdürmeye çalışıyor. Ama Güneydoğu sınırında uzun zamandır yaşadığı terör olayları sebebiyle hala genç fidanlarını kaybediyor. Yüreğimiz yanıyor. Avrupa’dan “hiç” destek görmediğimiz gibi, bir tek devletten ses dahi çıkmıyor. Her zaman savundukları demokrasi, insan hakları hepsi bir anda unutulmuş. Ne yazık.
Çok iyi hatırlıyorum bir zamanlar Saddam’ın zulmünden kaçan Barzani ve Talabani, Aileleriyle birlikte yardım talep ettiğinde, 9. Cumhurbaşkanımız Sayın Turgut Özal şahsi inisiyatifini kullanmış, onlara Kırmızı Pasaport temin ederek, canlarını kurtarmalarını sağlamıştı. Maalesef Barzani ve Talabani bir anda Türkiye’nin yardımlarını unuttular.
Daha 3 sene evvel devlet olmayan, başka ülkenin tahakkümü altında ezilip her dakika Türkiye’ye sığınan, Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması, ilaç, gıda, su ve diğer her şeylerini Türk ordusunun desteği ile sağlayanlar, Saddam’ın yok oluşundan sonra başka yerlerden menfaatleri elde eden bu insanları hayretle ve ibretle karşılıyoruz. Türk Hükümeti bu kişileri affedecek durumda değildir ve Türk Halkı da affetmeyecektir.
Ancak, bütün dünyanın iyi bilmesi gereken bir şey var: Türkiye Cumhuriyeti seksen milyon nüfusa sahip, bin yıllık bir geleneği ve geçmişi olan, tarihi boyunca herhangi bir şekilde şeref ve haysiyetine el sürdürmemiş, hainlere hiçbir zaman göz açtırmamış ve bu toprakları bin yıldır Kürt hemşerilerimizle Kürt akrabalarımızla, Kürt kardeşlerimizle korumuş, 1915 de Çanakkale Savaşı’nda da aynı kanı paylaşmış, aynı mücadeleyi vermiş ve bu bayrak ve bu toprak için ölmüşlerdir. Güney Doğuda yaşayan Kürt hemşerilerimiz, vatandaşlarımız, ırktaşlarımız, akrabalarımız bu toprakların bin yıldır kültüründen, medeniyetinden, her türlü imkânından istifade ederek yaşamlarını sürdürmektedirler. Kürt toplumunun düşmanını arkasında vurduğu da vaki değildir. Ve bu Güney Doğu Anadolu Kürtlerimizin ne kültüründe, ne yapısında ne geçmişinde vaki değildir. Onlar şerefli insanlardır. Göğüs göğse çarpışırlar meseleyi kapatırlar. Hiçbir yerde hiçbir zaman, düşmanlarını çukura düşürüp, pusu kurup arkadan vurmazlar. Türkler, Kürtler, Aleviler binlerce yıl kardeşçe bir arada yaşadığımız insanlar birbirine asla yabancı olmayacaklardır. Türkiye’yi etnik olarak bölmeyi düşünenlerin biraz tarih okumalarını tavsiye ediyorum.
Türkiye, hiçbir zaman ekonomik istikrar adına ülkemizde işlenen menfur cinayetlere Ordumuza yapılan bu haince saldırılara, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve rejime yönelik tehditlere de boyun eğmemiştir.
Kuzey Irak ‘taki bir takım insanlar bugün demir sıcak olduğundan başka tarafta durmayı tercih ediyorlar. Yarın Amerika oradan çekildiği zaman, kendi başlarına iç savaşlarıyla baş başa kaldıkları zaman, koşup dönecekleri yardım isteyecekleri tek ülke Türkiye’dir. Yabancıların, aynı dil, din, gelenek ve etnik gruplardan olmayan insanların belli bir süreden sonra orada kalmaları söz konusu değildir. Türkiye’nin onlara çok büyük bir destek olacağını unutmuş gözüküyorlar.
Bizler, milletimizin, toprağımızın bütünlüğü, bayrağımızın bekası, Misak-ı Milli hudutlarımızın korunması, bölünmez bütünlüğümüzün yaşatılması hususunda, Güney Doğulular olarak ne gerekiyorsa yapmaya hazırız. Böyle bir takım eylemlerle seksen milyonluk bir halkın boyun bükeceğini düşünen bir takım bedbahtlar asla amaçlarına ve sonuçlarına ulaşamayacaklardır. Bugün Halkımız için birlik, bütünlük, dayanışma ve fedakârlık günüdür. Unutmayalım…