Haberler

İş dünyasında bir çırpıda büyüyen şirketlerin yanı sıra bir de yavaş yavaş ama sağlam adımlarla büyüyen şirketler vardır. Büyük bir hızla büyüyen şirketlerin yıldızı hemen sönebilir. Ama adım adım ilerleyenleri sarsmak biraz zordur.

Sivas Kampı İle İlgili Bize Birçok Şey Anlatıldı. Ama Biz Seyyidiz. Biz Fitne, Ayrılık, Kavga Tohumu Ekemeyiz. Türkiye Cumhuriyeti Bizim Tek Vatanımız, En Büyük Kurtuluş Alanımız, Devlet İse Kurtarıcımızdır.

Tarih: 1.01.2010
  Yazdır

 

“ Siz bunları gelecek nesillere intikal ettirmeyeceksiniz.”

Kampla ilgili bize birçok şey anlatıldı: Oradaki sefalet, soğuk, zaman- zaman açlık… Biraz da o günün şartlarında değerlendirmek gerekirse orada bir haksızlık vardı. Bu sadece sitemdir. Bu olayı yaşayan büyüklerimiz bize yaşadıklarını naklederken hepimize ayrı ayrı ve defalarca bir “emir” buyurdular: “Siz bunları gelecek nesillere intikal ettirmeyeceksiniz. Çünkü biz bu milletin kurucuları ve tamamlayıcılarıyız. Biz Seyyidiz. Biz fitne, ayrılık, kavga tohumu ekemeyiz. Türkiye Cumhuriyeti bizim tek vatanımız, en büyük kurtuluş alanımız, devlet ise kurtarıcımızdır. Millet bizim daima içinde olduğumuz, bizi tamamlayan bir unsurdur.” Bugüne kadar ne büyük ne de küçüklerimiz bu yaşananları tekrar konuşmamıştır. Çünkü biz devlet ve milletle barışık olmak mecburiyetindeyiz. Anane ve töremiz budur. Hiçbir zaman yanlışı yanlışla onarmak isteyen, kızan veya bağıran değiliz, düzeltmeyi en yumuşak şekliyle yapan olmak istiyoruz. Onun için ben burada daha fazla bir şey söylemek istemiyorum. Dediğim gibi her zaman devletle, milletle barışık ve daima huzur ile yaşamayı tercih eden bir aileyiz. Hiçbir değer Devletimizin büyüklüğünün üstüne çıkmamalıdır.

“Biz hepimiz yanlış yaptık. Gerekli cezayı da aldık”

Kampla ilgili olarak bugün baktığımızda çok şey söyleyebilirim. Dünya ve Türkiye modernleşti, insan hak ve özgürlükleri daha çok önem kazanmaya başladı. O gün komutan veya polisle konuşamadığınızı bugün çok rahat dile getirip anlatabiliyorsunuz. Hakkınızı arayabiliyorsunuz. Bugün Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde Kürt sorunu dediğimiz bir sorun varsa, her boyutu ile tartışılıp, konuşulabiliyor. Gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlayabilecek nitelikte hak ve özgürlüklerin paylaşılabildiği bir ortamda yaşıyoruz. Ama o gün böyle bir ortam yoktu. O gün itibariyle kimse hiçbir şey söylemezdi. İhtilalı yapan her bakımdan haklıdır, her şeyi doğru yapar. Ben bugün sürgüne gönderilmiş bir ailenin üyesi olarak ancak şunu söyleyebilirim. Biz hepimiz yanlış yaptık. Gerekli cezayı da aldık. Böyle bir inanış ve böyle bir son karar vardır. Bu kararı da o gün herkesle konuştuk. Tabii yukarıda arz ettiğim gibi bunun dedikodusunu yapmak ya da ileride bunların her gün tekrar yaşatılması, hatırlanması adına bir şey yapacak değilim.

Yorumla