Haberler

İş dünyasında bir çırpıda büyüyen şirketlerin yanı sıra bir de yavaş yavaş ama sağlam adımlarla büyüyen şirketler vardır. Büyük bir hızla büyüyen şirketlerin yıldızı hemen sönebilir. Ama adım adım ilerleyenleri sarsmak biraz zordur.

Türkiye İçin ABD'nin Yanında

Tarih: 1.01.2002
  Yazdır

Türkiye İçin ABD nin Yanında

Sivil toplum kuruluşlarıyla çok yakın bağları olan bir iş adamısınız. Bunu daha ileri noktalara götürüp aktif siyasete katılmayı düşünmediniz mi?

Çeşitli platformlarda yaptığım birçok konuşmada, Türk işadamlarının çok dikkat etmeleri gereken bir konunun altını çizmişimdir.. Hepimiz para kazanıyoruz, bu devletin gücünden ve bizlere sağladığı imkanlardan yararlanıp, ticari hayatımızı devam ettiriyoruz. Bu devlet için. öncelikle vergimizi ödemeyi unutmamamız gerekiyor. İkinci olarak, başka bir vatanımız olmadığını unutmamalıyız. Üçüncü derecede ise, bizi temsil eden bayrağın altında bir araya gelmeyi öğrenmeliyiz. Bize düşen işlerde geri kalmamalıyız. Dolayısıyla ben birey olarak parlamento yerine muasır medeniyetlerde etkili olan sivil toplum kuruluşlarında görev almayı daha uygun gördüm. Çünkü bir mesuliyetimiz ve temsil edeceğimiz bir grup vardır ve bu grubun doğrultusunda hareket ederiz. Bu grup tamamİyle vatanı, milleti ve devleti için çalışan insanlardan oluşmuştur. TÜSİAD, TOBB, TABA bunlara bir örnektir. Daha birçok sivil toplum kuruluşu vardır. Birkaç tane bizim anlayışımız dışında topluluk mevcut olsa dahi, bizler çalışmalarımızla bu tip gruplara fırsat vermemekte ve önlerini ke mekteyiz. Bu tip grupların başarısı demek, ileride kendi istek ve menfaatleri doğrultusunda bir rejimin gelmesi demektir.

ABD'ye olan yakınlığınız ve sempatiniz sizin için tehdit unsuru oluyor mu?
Bir grup var ama ben onları dikkate bile almıyorum.

 

Gelelim Clinton'a... Bill Clinton'un Türkiye'ye gelişi nasıl sağlandı; bunda sizin rolünüz ne oldu?
Türk-Amerikan İşadamları Derneği olarak biz, bundan I yıl evvel Sayın Clinton'u Türkiye'ye, burada bir konferans vermesi için davet ettik. Büyükelçilik ve diğer kendi kanallarıyla yaptıkları araştırma sonucu bize olumlu cevap verdiler. Ancak bizim tarihimizden önce 11 Eylül hadisesi oldu. Dolayısıyla konferans bilinmez bir güne ertelendi. Benim girişimimle, TABA tekrar birçok yoldan iletişim kurmaya çalıştı; ve sonuçta tarih belirlendi. Böylece ihtiyaç duyduğumuz tavsiyeleri vermek üzere Sayın Bill Clinton'ı Türkiye'ye getirmiş olduk. Biliyorsunuz ki, Sayın Clinton başkanlıktan ayrıldığından bu yana sadece İngiltere'de bir konferans verdi. Demek ki, bu o kadar kolay değil. Her davet edilen yere gitmiyor, her gösterilen platforma çıkıp konuşma yapmıyor.

Türkiye İçin ABD nin YanındaBuradaki en önemli etken sizce neydi? 
Benim, başından beri Amerika'yla diyalogum devam etmektedir. Orada, Türkiye'yi tutan insanları, geçmişteki görev süreleri içinde takip ederek, daha sonra devlet başkanı veya senatör olduklarında Türkiye'ye faydalı olacağına inanıyorsam, ona göre vaziyet alan bir yapıya sahibim. Açıkçası milletimi seviyorum ve dünyanın en etkili devleti olan, dünyanın da bütün siyasetini, askeri coğrafyasını, ekonomik koşullarını toparlayan, düzelten, organize eden Amerika'nın büyüklerini takip ediyorum. Bu bizim görevimiz... Biz sivil toplum kuruluşuyuz. Geçmişte ve halen devam ettirmekte olduğum Türk-İspanyol İş Konseyi Başkanlığı, Türk-Fransız İş Konseyi 2. Başkanlığı, Amerikan Ticaret Odası Temsilciliği. Sudan Fahri Başkonsolosluğu ve benzeri birçok sosyal faaliyetler, sadece ülkemin kalkınması ve geleceğe dönük hizmetleri içindir.

"ABD HEP BİZİMLE OLMUŞTUR"

Clinton Türkiye'yi 8 yıllık hizmet döneminde maddi, sosyal, siyasal ve askeri alanda eksiksiz desteklemiş bir devlet başkanıdır. Çünkü kendisi araştırmacı bir insan; yüksek kültüre değer veren bir insan. Türkiye'nin hem geçmişini, hem de ABD'yle ilişkilerini incelemiş. Örneğin. 1950'lerden beri Amerika için şehit veren bir ülkenin. 90'lara kadar ne yaptığını araştırmış. Bu süreç içinde Türkiye her zaman Amerika'nın yanında olmuş, en zor şeyi yapmış ve evladını Somali'ye göndermiş, dünya menfaatleri doğrultusunda şehit vermiş. E, bu hesaplar üzerine yürüyen Clinton, Türkiye'nin çok zor durumda olduğu 1990-2000 yılları arasında anarşiye, teröre karşı savunmuş; Batı İttifakı tarafından sanal bir şekilde organize edilen Doğu'daki savaşı engellemeye çalışan Türkiye'ye yardımcı olmuş; askeri anlamda destek vermiş, mühimmat ve cephane vermiş ve istihbaratta da yardımcı olmuştur. Geriye dönüp baktığımız zaman Batı Dünyasında bazı devletlerin; bu şer kuvvetlerine destek vermişler, para vermişler, askeri eğitim yapmışlar, hatta gelip şehirlerimizin içinde beraber lastik yakmışlardır.

Şimdi bütün bunları bir karıştırıp şöyle bir ayıkladığınız zaman, akla karayı çok rahat bulursunuz. Amerika hep bizimle birlikte olmuştur; ak tarafta olmuştur. Diğerleri ise hep karanlık tarafta olmuştur. Bunların örnekleri vardır; bu örnekleri her yerde veriyorum, vermeye de devam edeceğim. Güneydoğu'da bir harekatta, Türk askerinin kullandığı miğferi vatandaşına karşı kullanıyorsun diye geri isteyen basit zihniyetli sanal bir savaşı kurgulayıp, destekleyen bîr ülke vardır. Bu tip ülkeler eğer Türkler tarafından hoşgörüyle karşılanır ve affedilirse, yarın başka şeyler de isteyeceklerdir. Onun için bu hesabı Türk milleti aklında tulmak zorundadır.

11 Eylül olayından sonra TABA olarak Bush'a ve senatörlere geçmiş olsun dileklerimizi sunduk. Bundan ötürü TABA çok büyük takdir gördü. O sırada Clinton'a da başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimizi sunduk. Sanki bir devlet başkam gibi davranmamız onun hoşuna gitmiş. Bizim bu jestimiz gerçekten bir değer ifade etti ve bu ziyareti gerçekleştirmesinde etkili oldu. Alt yapı organizasyonu da Ahmet San tarafından büyük bir başarıyla gerçekleştirildi.

AVRUPA'YA TATLI SERT UYARI

Clinton, verdiği konferansta nelerden söz etti? Bu konferans dış dünyada ne derece ilgi gördü? 
Clinton Önce Amerikan coğrafyasını İşledi konferansında. Bu coğrafyanın içindeki siyaseti, ekonomiyi ve sivil toplum kuruluşlarım anlattı. İkinci olarak Asya'yı ve Asya'nın içindeki Türkiye'yi ele aldı. Üçüncü bölüm olarak da Avrupa'ya değindi ve yine Avrupa'nın içine Türkiye'yi monte etti. Ve Avrupalı'ya dönüp dedi ki: "Siz bu ülkeyi yarın gel deyip, bugün unutursanız, yarın gel dediğinizde belki o iradeyi kullanmaz, çok zarara maruz kalır, geri bile getiremezsiniz."

Bir kere insanlar kendilerini ancak aynada görebiliyorlar. Yani biz. dış dünyaya nasıl yansıdığımızı Clinton gibi büyük adamların aynasından görebiliyoruz. Bunlar nedir? Bunlar, parlamentodaki işlevlerdir., bunlar sivil toplum kuruluşlarının işlevleridir., bunlar askeri grubun işlevleridir. Zaten Clinton, her üçünü de işledi konferansında. Kıbrıs'ı militarizm pozisyonundan çıkarıp, sivilleştirmemizi ve problemi çözmemizi önerdi. Bu problem zaten vaktiyle Clinton tarafından Türkiye'yi bir-iki kez empoze edilmişti ancak sonuca vardırılamamıştı. Parlamentoya mesajları İse gayet açık, net ve düzgündü. Sivil toplum kuruluşlarına da öyle...

Şimdi, tabu inandırıcı kişilerin herhangi bir yerde konferans vermeleri, o toplumun gidiş adresini bile değiştirebilir. Türkiye'de belki düne kadar parlamentoda birçok kişi Clinton'un söylediklerini biliyor; fakat uygularsak doğru mu olur, bir ülke bizi destekler mi, ya da karşımızda durur mu diye düşünüyordu. Clinton bu anlamda etkili oldu. Aynı zamanda, bu konferans çeşitli ülkelerdeki basın kuruluşları tarafından yayınlandı.

Türkiye İçin ABD nin YanındaBill Clinton'un Türkiye'ye insani bağı size göre hangi noktada?
“Benim onları sevdiğim kadar, onların da beni sevdiğini anladım; bu beni çok rahatlattı" dedi Clinton. Bu önemli bir şeydir. Şöyle tabii; kendisi görevde bulunduğu süre İçinde Türkiye için gerçekten çok büyük çaba gösterdi. Ve sanki bu gayretlerinin ne sonuç verdiğini görmek adına da buraya geldi. Ve gerçekten de tüm İnsanlardan çok büyük ilgi ve sevgi gördü. Bu, bütün dünya devletleri ve o devletlerin yöneticileri için çok Önemlidir, Çünkü bu insanlar, 78 yerden süzülerek gelirler. Dolayısıyla, havada uçan kuştan ne kadar destek alabileceklerini bile kendi kafalarında realize ederler. Dolayısıyla birtakım jestler BiII Clinton'u fevkalade mutlu etti.

Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de, karizmatik yapısıyla ilgi çekiyor Clinton. Siz onu daha yakından tanıma fırsatı bulmuş biri olarak, nasıl anlatırsınız?

"BU KADARIYLA KURTULDU !"
(Gülüyor) Clinton, zannedildiği gibi,öyle herkesin her yayının işlemeye çalıştığı gibi, zaaflarına düşkün bir adam değil. Bu yanlış imajı silmek, daha soft gözükmek için azami gayret göstermesine karşın, bazı insanlar onu rahat bırakmıyorlar. Türkiye'de de gördüğünüz gibi. birçok kişi, birçok bahaneyle yaklaşıp birlikte görüntü vermek istedi. Bu kadarıyla kurtuldu adam...

Bush’un Türkiye'yi ziyareti için girişimleriniz var mı? 
Bush için teşebbüslerimiz var. Tabii Bush imdi devlet başkanıdır, çok önemli bir konumdadır. Böyle bîr şey olursa da devletimizin davetlisi olarak daha rahat gelir. Fakat bu, belki yarın belki yarından da yakın olabilir!..

Son olarak TABA'nın da çalışmalarıyla ilgili neler söylemek istersiniz? 
Türkiye sanal bir savaşla karşı karşıyadır. Amerikandaki Ermeni ve Yunan lobisi, Türkiye'nin yardım almasını, kültürel faaliyetlerini geliştirmesini engellemek, oradaki yapısal potansiyeli kullandırmamak için elinden gelen her çareye başvuruyor. Biz bu desteği nereden kurtarabiliriz? Senatodan kurtarabiliriz... Bunun için senatoya yaklaşık 5 bin mektup gönderdik. Clinton'ı da devlet başkanıyken bilgilendirdik. Ve Ermenİ olayında Clinton, tasarının senatodan geçeceğini anlayınca ağırlığını koyarak tasarıyı engelledi. Başta Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin dışişleri, büyükelçilikler, askeri kontaklarımız ve birçok kontak bu engelleme kararında etkili oldu. Ama unutmayın; medeni ülkelerde sivil toplum kuruluşları parlamento kadar önemlidir. Bizi de önemsiyorlar. Siz TürkAmerikan İşadamları Derneği ve Amerikan Ticaret Odası direkt temsilcisi dediğiniz zaman itibar edilen bir konumdasınız demektir. Faaliyetleriniz de düzgünse, büyükelçilikler ve belli birtakım merkezlerden referansınız veriliyorsa, sizin işiniz doğrudur, ve aldıkları mektupları değerlendirecekler demektir.

Bizim Amerika'da da temsilciliğimiz var, Ayrıca Amerika'daki Türkleri bir araya getiren bir federasyon var. Orada da çok güçlü bir arkadaşımız var; hala bütün senatörlerle, bakanlarla, parlamento içindeki etkili kişilerle temas halinde. Ortadoğu'nun uç noktası olan Türkiye'nin her vatandaşı, Amerika'dakİ her senatöre mail atıp gerçekleri anlatabilir ve bu hoşgörüyle karşılanır. Onun için bütün Türklere tavsiye ederim ki; bizden adres almak isteyen, bu ilişkinin nasıl yürümesi gerektiği konusunda bilgilenmek isteyen herkes TABA'nın web sayfasına girip bize soru sorabilir. Bir soru sorduğu zaman bizden 10 tane cevap gelir. 
Bir Yunanlı, bir TV konuşmasından sonra 8 bin mail'i ABD'ye gönderebiliyorsa, biz 80 bin mail göndermeliyiz. 
TABA, ABD'deki Türk sivil toplum kuruluşlarını yüreklendirmek için birçok olayı organize ediyor. Ve her ay ortalama 20'nin üzerinde yayını bu sivil toplum kuruluşlarına üye olan tüm delegelere Türkiye'deki gelişmeleri gönderiyor. Bu, federasyona çok büyük bir moral desteği oluyor, onların teşkilatlanmasına yarı yor. Türk-Amerikan Dernekleri Federasyonu Başkam Egemen Bağış'ın da çok büyük katkısı var bize. Ermeni lobilerinin çalışma metodlarını ele geçirdik. Onlar her üniversitenin rektörüne, her üniversitedeki tarih kürsüsü bilim adamına, her senato alt yapı komisyonuna, her senatöre, parlamentere, her bakana sürekli yayın göndermekteler. Biz bu yayınların tamamen gerçek dışı olduğunu biliyoruz. Nitekim rakamsal olarak Sayın Clinton'ın ekibine biz bunların gerçek dışı olduğunu kanıtladık. Bunları bütün delilleriyle gönderince, bize sorular gelmeye başladı. Bütün arşivlere girerek bulguları matematik sel olarak döktük, onları da gönderdik.

Türkiye İçin ABD nin Yanında"POTANSİYELİNİZ NE; NE ÜRETİYORSUNUZ?"
Bir de biz aşınmıyoruz, kendimizi aşındırmıyoruz. Bunları 7 sayfa gönderirsen kimse okumaz. Delili, rakamları ve istatistik! araştır maları içeren Özet ve net bilgiler gönderdik. O bilgiler 3 dakikada yukarıdan aşağıya bakarak okunuyor ve bir kanaat oluşturuyor. Bu kanaat müspetse de menfise de. o kafada yer ediyor. Bunu da süreklilik haline getirdik. Durmadan yeni bilgiler gönderiyoruz. Böyle bir ilişkimiz var ABD ile...

Bizim çok büyük bir kusurumuz vardır. Bu kusur, coğrafi konumumuzdan kaynaklanıyor. Soğuk Ülkenin İnsanı hesabını unutmaz. Sıcak ve iki iklim arasındaki insanlar unutkanlık hastalığından muzdariptir. Biz iyileri de kötüleri de çok hızlı unutan bir toplumuz. Biyolojik yapmız bunu icap ettiriyor. Ben diyorum ki, egzersiz olsun ve unutmamaya çalışalım ki bir sonra ki hesabımızda nasıl kullanacağımıza dair parantez açabilelim. Ve tekrar diyorum ki; bize bu destekleri veren bir ülke unutulmamalıdır. Zaten unutsanız ne olacak. Yani siz Amerika'ya karşıyım deseniz, neyle çıkacaksınız ortaya? Ne potansiyeliniz var, ne üretiyorsunuz? Ona göre düşünmek gerekiyor. Siz de buna göre bir yere katalize olursunuz, o organizasyonun içinde yer alırsınız, kendinizi de, çoluğunuzu çocuğunuzu da, geleceğinizi de kurtarırsınız. Daha düne kadar iğne delemeyen bir toplumduk. Şu anda dahi, ürettiğimizi Avrupa standardında yapamayan bir toplumuz. Onun için dikkatli, araştırmacı, takipçi ve ısrarlı olmak zorundayız.

Yorumla