Haberler

İş dünyasında bir çırpıda büyüyen şirketlerin yanı sıra bir de yavaş yavaş ama sağlam adımlarla büyüyen şirketler vardır. Büyük bir hızla büyüyen şirketlerin yıldızı hemen sönebilir. Ama adım adım ilerleyenleri sarsmak biraz zordur.

Putin'in Tarihi Ziyareti

Tarih: 9.12.2004
  Yazdır

 

DR ZEYNEL ABIDIN ERDEM 9 ARALIK 2004 TARİHLİ – STAR GAZETESİ MAKALESİ

Tarihi 512 yıl öncesine dayanan Türk Rus İlişkilerinde bir ilk gerçekleşti. 32 yıl aradan sonra ilk defa bir Rus Devlet Başkanının Türkiye’yi ziyaretinin ne anlam ifade ettiği ve stratejik önemi değerlendirildiğinde karşımıza çok değişik bir tablo çıkıyor.

Rusya ve Türkiye bölgedeki iki güçlü belirleyici aktör olmanın ötesinde iki ülke ilişkileri uzun bir tarihi derinliğe sahiptir. Etkisi ve ağırlığı ile gerek ikili münasebetlerde, gerek Türkiye’nin yakın çevresinde, gerekse de küresel bağlamda Rusya bizim için hala büyük önem arzetmektedir.

Siyasi alanda her iki ülkede de yaşanmakta olan dengeli politikanın izlerini ekonomik alanda da görmek mümkündür.Özellikle son üç yılda çok boyutlu bir işbirliğine doğru gidildiği gözlenmektedir. Rusya ile aramızdaki diyalogun ileri boyutlara taşınabilmiş olmasının gelecek için de çok yararlı olacağını düşünüyorum. Ticaretten, enerji projelerine, müteahhitlik hizmetlerinden turizme kadar birçok konuda yoğun ilişki içindeyiz. Ulaştığımız düzeyle yetinmeyerek, ilişkilerimizi her alanda derinleştirmek, işbirliğimizi karşılıklı yarar temelinde geliştirmek için işadamlarımız ve resmi organlarımız sürekli bir çalışma içindedir.

Cumhuriyetin ilanı ile sağlanan siyasi bağımsızlığın ardından aynı zamanda bir ekonomik bağımsızlık mücadelesine de girişen 1930’ların genç Türkiye’sindeki sanayileşme hamlesinde Sovyet ekonomik yardımlarının ve SSCB desteğiyle kurulan ilk sanayi tesislerinin rolü gözardı edilemez. Kuzey komşumuz Rusya, Soğuk Savaş yıllarında dahi, Türkiye’nin özellikle ABD ve Batı dünyası ile siyasi ilişkilerde sorunların yaşandığı çeşitli dönemlerde Batı’ya karşı bir alternatif işbirliği merkezi haline gelebilmiştir. 1960 sonrasında özellikle Kıbrıs sorunu ile bağlantılı olarak Batı dünyası ile ilişkilerin krize dönüştüğü bir dönemde Türk ekonomisinin ihtiyaç duyduğu ve Batı dünyasından temin edilemeyen çeşitli teknik ve teknolojik imkanların Sovyetler Birliği’nden sağlanması yoluna gidilmiştir. Bu açıdan Cumhuriyetin ağır sanayileşme döneminde, 1970’lerden başlayan Sovyetler Birliği’nin kurduğu dev sanayi kompleksleri, metalürji, kimya ve petrol rafinerileri Türk ekonomik ve sosyal hayatının önemli kilometre taşları olmuştur.

Siyasi diyaloglarda eksiklik

Siyasi gelişmelere paralel olarak çeşitli dönemlerde gerilen siyasi ilişkilerden karşılıklı ekonomik işbirliği süreci de nasibini almıştır. Türkiye ve Rusya arasındaki ekonomik ilişkilerin genel olarak siyasi ilişkilerin bir sonucu olduğunu ve iki ülke arasındaki siyasi gelişmelere paralel bir seyir izlediği söylenebilir. Ancak bu durum 1990 sonrasında giderek değişen bir hal almıştır. Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Rusya Federasyonu’nun SSCB’nin mirasını devralması ile iki ülke arasındaki ilişkilerde siyasi ilişkiler kadar ekonomik ilişkilerin de ağırlık kazanmaya başladığı ve kimi zaman siyasi ilişkilerin ekonomik ilişkiler tarafından belirlendiği ve yönlendirildiği gözlenmektedir.

Türkiye ve Rusya’nın Avrasya bölgesinin iki büyük ekonomik gücü olmasına ve karşılıklı ekonomik ilişkilerde son yıllarda kaydedilen olumlu gelişmelere rağmen, ekonomik ilişkilerin bugün ulaşmış olduğu düzey, sahip olunan potansiyelin oldukça gerisindedir. İki ülkenin dış ticaret hacimleri üst üste getirildiğinde bu durum daha açık bir biçimde görülmektedir.

Ticaret yeterli düzeyde değil

Dünya ile toplam 250 milyar dolara yakın bir ticaret hacmine sahip olan iki ülkenin kendi aralarında gerçekleşen ticaretin hacmi ise bu rakamın yüzde 5’ine dahi ulaşmaktan uzaktır. Gözden kaçırılmaması gereken diğer önemli bir husus, iki ülkenin birbirini tamamlayan ekonomik yapılarıdır. Bugün Rusya, Türk ekonomisinin ihtiyaç duyduğu ürünleri, çok sayıda ham ve yarı mamul girdileri düşük taşıma maliyetleri ile sağlayabilecek bir konumdadır. Diğer taraftan, gelir düzeyi gün geçtikçe artan Rus halkının talep ettiği gıdadan tekstile birçok tüketim malının üretimi de Türkiye’de dünya ile rekabet eden fiyat ve kalitede gerçekleştirilmektedir.

Türkiye’nin temel politikası Avrupa Birliği ile bütünleşme yönündedir. Rusya ile geliştirilecek sağlam ilişkiler ise Avrupa Birliği sürecine bir alternatif oluşturmaktan öte bir tamamlayıcı unsur olacaktır. Türkiye’nin başta Rusya olmak üzere çevresindeki çok sayıda ülke ile geliştireceği güçlü bağlar Batı dünyası karşısındaki ekonomik ve siyasi konumunu destekleyecek ve güç katacaktır.

Türkiye bir şans yakalamıştır

Komşu ülkelerle yıllar sonra da olsa başkanlar düzeyinde yapılan bu resmi ziyaretler bir çok yeni gelişme için olumlu işaretlerdir. Türkiye’nin ufku açıktır. Ülkemiz ve tüm komşu ülkeler için hayırlı olması temennisiyle.  

 

Yorumla